Başkan Şener, yaptığı açıklamada verilemeyen eğitimin sınavı yapılır mı? Yüz yüze eğitimden aylarca mahrum olan çocukların sınav sorularının yüz yüze sınav kurulunca hazırlanmış olmasının mantığını anlayamadığının altını çizerek,  “6 Haziran’da bitti ama yapılan sınavla ilgi tartışmalar devam ediyor. LGS, tıpkı geçen yıl olduğu gibi pandemi koşullarında gerçekleştirildi. Geçen yıl 4+4+4 sisteminden katılan öğrencilerin katılımıyla LGS için 1 milyon 800 bin öğrenci başvurmuştu. Bu yıl ise sınava 1 milyon 200 bin öğrenci başvuru yaptı. Mart 2020’den bu yana öğrencilerimizin yaklaşık bir buçuk yılı büyük oranda uzaktan eğitimle geçti. Milyonlarca öğrenci ülke genelinde internet, tablet yokluğu nedeniyle uzaktan eğitime erişimde büyük zorluk yaşadı. Sınava girecek öğrencilerin pandemi süresince yapılan canlı derslere katılımının düşüklüğü pek çok öğretmenimizin dikkatini çekmiş ve sık sık gündeme gelmiştir. Tabi bu tablo il/ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin ve bakanlığın da bilgisi dahilindedir.  Bu durum Öğrencilerin yıl içerisinde her dersten edinmeleri gereken kazanımları edinememesine sebep olmuştur. Ekonomik durumu iyi olan aileler çocuklarına özel dersler aldırarak bu açıklarını kapatma yoluna giderken öğrenciler arasındaki makas aralığı iyice açılmıştır. Bu durum bile başlı başına büyük eşitsizliklere yol açmıştır.” ifadelerini kullandı.

Şener konuşmanın devamında şöyle konuştu:

“Geçen yıl pandemi şartlarından dolayı sınav konu kapsamı daraltılmıştı. Bu yıl sanki sağlıklı bir eğitim öğretim süreci işletilmiş gibi öğrenciler bütün müfredattan sorumlu tutuldular. Böyle bir anlayış eğitim süreçlerini bilimsel ilkelere göre kurgulayan bir anlayış değildir. Eğitimde yaşanan eşitsizliği daha da derinleştirip yoksul halk çocuklarının eğitim süreçlerinin dışına itilmesine yol açan bir yönelimdir. Zaten kamuoyuna da yansıyan özellikle matematik sınavının zorluğu tam da bu eşitsizliğin açığa çıkmış halidir. Ülke genelinde milyonlarca öğrenci gülerek girdikleri sınavdan ağlayarak çıktı”

“AYNI BEDELİ YKS’YA GİRECEK OLAN ÇOCUKLARIMIZDA ÖDEYECEK”  

 “Oysa Milli Eğitim Bakanlığı yaşanan bu pandemi sürecinde liselere geçişi sınavla değil öğrencilerin eğilimine göre planlayabilirdi. Zaten sınav sisteminin kendisi elemeye dayalı rekabetçi bir sistemdir. Bu sistemin terk edilmesi gerekir. Bir de öğrencilerin bir yıl boyunca göremediği müfredattan sınav yapılınca durum daha da vahim hale gelmektedir.”

 “Tabi bir de basına da yansıyan ve pek çok kişi tarafından dillendirilen şaibe iddiaları söz konusu. LGS sınavında sorulan soruların daha önce bir yayınevinin sınava hazırlama yayınlarında yer aldığı ile ilgili iddialar ayyuka çıkmış durumda. Her şeyden önce bu şaibeler bakanlık tarafından titizlikle araştırılmalıdır.Daha önceki yıllarda da bu tür iddialar gündeme gelmiş bu iddiaların büyük bölümünün gerçek olduğu sonraki yıllarda açığa çıkmıştır. Milli Eğitim Bakanı her ne kadar “iddiaları ileri sürenlerin ispat etmesi gerekir” dese de bu şaibe bakanlığa ve sınav sistemine ilişkin güveni zedelemekte soru işaretlerini çoğaltmaktadır. Bakanlık veli ve öğrencilerin kaygılarını gidermek zorundadır. Bu konuda bağımsız bir komisyon kurulmalı, ileri sürülen iddialar en kısa zamanda araştırılmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır.”

“Hem geçtiğimiz hafta yapılan LGS, hem de Haziran ayı içerisinde yapılacak olan YKS, bu yıl daha da fazla eşitsizliğe yol açacak gibi görünüyor. Bizim öngörümüz şudur ki LGS’ye bedel ödeyen çocuklarımızdan sonra aynı bedeli YKS’ya girecek olan çocuklarımızda ödeyecek olması velilerimizi büyük endişeye sevk etmektedir. Ne yazık ki yaşadığımız pandemi sürecinden ekonomik olarak olumsuz etkilenen ailelerin çocukları bu sınavlarda baştan dezavantajlı duruma düşürülmüş ve mağdur edilmişlerdir.  Çocuklarımızın ve gençlerimizin büyük bir bölümü iktidarın yanlış ve sermaye sınıfını önceleyen  ekonomi politikalarının kurbanı olmaktadır. Bakanlık öğrencileri mağdur eden ve eşitsizliği derinleştiren sınav merkezli eğitim modelinden vazgeçmeli, tüm öğrencilere eşit fırsatlar sağlanmalıdır.”

“Biz Eğitim Sen olarak sınava dayalı eğitim sistemi yerine öğrencilerin gelişim özelliklerine göre desteklendiği her öğrencinin kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda hangi alanda okuyacağına kendisinin karar vereceği bir eğitim sistemini savunuyoruz. Bakanlığa bu eğitim modeline geçiş yapmasını tavsiye ediyoruz.”

“Kişi kendinden bilir işi derler. Milli Eğitim Bakanı “dedikodu ile değil, kanıtla yasal süreçlere gidebilirsiniz” diyor. Olası bir mahkeme durumunda bizim ne olduğunu kanıtlamamız şöyle dursun, bakanlık ne olmadığını kanıtlayarak aklanabilir. Sonuç suçun tarifi yasalarda yapılmıştır. Şekil, sebep, konu, unsur ve maksat yönünden incelendiğinde ortada bir suç olduğu görülecektir. Her güne hassasiyetle takip edeceğimiz hilelerinizle uyanıyoruz. Şaibeleriniz sizi götürecek ama biz yarattığınız kaostan çıkmanın yolunu mutlaka bulacağız.”

Editör: TE Bilişim