MHP Lideri Bahçeli, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in sözlerine tepki gösterirken "Sultan Vahdettin’in kusurları olsa da hain değildir." ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Yurt içinde ve yurt dışında hayat mücadelesi veren değerli vatandaşlarıma, büyük Türk milletinin her evladına Kayseri’den selamların en güzelini gönderiyorum. Bakıyorum da, Kayseri yine çok güzelsin, yine düşman çatlatıyorsun, yine ve yeniden güven veriyorsun. Bu muhteşem heyecanınıza, bu gıpta edilecek coşkunuza, göz kamaştıran sevginize helal olsun diyorum.

Kayseriliye sormuşlar, çay mı içersin kahve mi? Cevap vermiş: “Çayı şimdi içelim, kahveyi de yemekten sonra içeriz.” Ben de diyorum ki, şimdi muhabbet çayından beraberce yudumlayalım, zafer kahvesini gene hep birlikte 2023’te içeriz inşallah. Başını çevirince Erciyes’i görmüyorsan, bu nice yaşamaktır? Başını kaldırınca bayrağı görmüyorsan, bu nasıl var olmaktır? Hamdolsun başımız diktir, bahtımız açıktır, Kayseri ayaktadır.

Bastığımız toprak belli, tuttuğumuz bayrak belli, mensup olduğumuz millet bellidir. Ve adı Türk’tür, nitekim ezelden ebede büyük bir kültür, tarih ve medeniyet hazinesidir.

Yürekten inanmaktayım ki, bugünkü açık hava toplantımız, millet hayatımızda ve milli tarihimizde, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 umutlarının müjdesi olarak anılacaktır. Türkiye üzerinde melanet kurgusu olanların Kayseri’nin ihtişamına bakarak kendi hisselerine düşen gerekli dersleri çıkarmalarını tavsiye ediyorum.

Buradan yükselen ses, Türkiye’nin milli onurunu, milli haysiyetini kıyamete kadar koruma ve kollama iradesinin bir meydan okumasıdır. Türkiye, geçmişinden kaçan, kendine güveni olmayan, gelecek ümidi kararmış ülke durumuna düşürülmek istenmektedir. Bunun adı da zillettir. Türkiye içeride ihanet, dışarıda husumet sarmalındadır.

Sevr’de aklı kalmış, Lozan’da hevesleri budanmış küresel cinayet şebekesinin, yeni taktiklerle, devşirdikleri tanıdık işbirlikçiler eliyle, adım adım, yavaş yavaş, kademe kademe ruhumuzu teslim almalarına yönelik sinsi bir tertip devrededir. Bin yıllık vatan toprağımız üzerinde, asırların kardeşlik bağlarını çözmeye yönelik makus ve menfur bir senaryo devamlı canlı tutulmaktadır. Bu yüzden, tarihimizi yargılıyorlar.

Milletimizi sorguluyorlar. Milli birlik ve dayanışma azmimizi kurcalıyorlar. Bunları yaparken demokrasiyi istismar ediyorlar; hak, hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarının içini boşaltıyorlar. Öncelikle bir tavır geliştirmemiz, bir duruş göstermemiz, bir irade beyan etmemiz geldiğimiz bu aşamada şarttır.

"DAVETSİZ GELEN DÖŞEKSİZ OTURMAYA MAHKUMDUR"

Önemle altını çiziyorum ki, tüm gözler üzerimizdedir. Uyanık mıyız, uyuyor muyuz, bunu yokluyorlar? Durgun muyuz, duyarlı mıyız, bunu kolluyorlar? Aciz miyiz, atılgan mıyız, bunu inceliyorlar. Yılgın mıyız, bıçkın mıyız, bunu irdeliyorlar. Tıpkı Ergenekon’da demir dağları eriten ateş gibi, Sivas’ta yaktığımız ateş Bursa’da yayıldı, Kayseri’de körüklenip bütün Türkiye’yi sardı. Geliyor gelmekte olan masalını anlatan münafık muhterislere sesleniyorum, nereye geliyorsunuz, nasıl geliyorsunuz, kiminle gelmeyi düşlüyorsunuz? Biz bir yere gitmiyoruz, gitmeyi aklımızdan geçirmiyoruz, hatta geleceğiniz varsa göreceğiniz de var diyoruz. Buğdayımız var demesinler ambara girmeyince, geliyorum demesinler Kayseri’yi görmeyince. Uyarayım, davetsiz gelen döşeksiz oturmaya mahkumdur.

Gelmekten gelmeye fark vardır, kahramanlar gelir Ankara Dikmen sırtlarında Seymenler tarafından karşılanır, zalimler gelir Afyonkarahisar’dan İzmir’e kadar kovalanır. Bu sözlerim zillet ittifakına birkaç beden büyük geliyorsa, ziyanı yok 2023 ve müteakip yıllarda da onları baştan ayağa giydirmesini çok iyi biliriz. Şu gaflete bakınız ki, Milliyetçi Hareket Partisi’ne kefen biçiyorlardı. Şu kifayetsizliğe bakınız ki, anket şirketlerini, kiralık gazetecileri, sözde aydınları parayla yemleyip kara kampanya düzeneği kuruyorlardı. Utanmadan yalan rüzgarı estiriyorlardı, yüzleri kızarmadan yıkım planı yapıyorlardı, taviz ve teslimiyet döngüsüne hapsolarak yozlaşma akıntısında kürek çekiyorlardı.

Hani, “Ağustos’ta denize girsem, balta kesmez buz olur” derler ya, aynen o durumdaydılar. Yolumuz uzun, yollar çetin, ne gam ne tasa, Sivas dedik, Bursa dedik, Kayseri’ye kucağımızı açarak geldik. İşte görsünler heybeti, işte anlasınlar haşmeti, varsın çılgına dönsünler, yeter ki kalın kafalarına soksunlar şu görkemli Kayseri gerçeğini, tanık olsunlar Milliyetçi Hareket Partisi kuvvetini.

Bizi arayan anketlerde değil; dilde, duada, camide, cemevinde, bağda, bahçede, bostanda, fabrikada, tezgâhta, tarlada, suskun ve vakur milyonların kalbinde arasın. Bizim yerimiz dolandırıcıların anketleri değil, kalemi satılmış gazetecilerin küf tutmuş köşeleri değil, Türk milletinin şaşmaz, sarsılmaz, asla tartışılmaz hükmü şahsiyetindedir, ancak hamiyet sahipleri bu hakikatin idrakine varabilecektir. Elbette ve her zaman varlığımız Türk varlığına bin defa armağan olacaktır.

Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümü olan 2023’te hem Cumhurbaşkanı seçeceğiz, hem de 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimini yapacağız. Vakit yaklaştıkça zillet ittifakının ve bu ittifakın yanında yöresinde tetikçilik yapan çıkarcıların korkuya kapıldığı, uykularının kaçtığı görülmektedir.

6'LI MASAYA ADAYLIK ELEŞTİRİSİ

Kılıçdaroğlu bu evetleri duyunca sanıyorum kaçacak, saklanacak, başını sokacak bir ağaç kovuğu arayacaktır. Ama nafile, Türk milletinin demokratik cezasından asla kurtulamayacak. Zilletin diğer failleri birbirlerine daha da düşecek, alayının yüzü turşu satacak, sığınacak hiçbir bahane bulamayacaklar. Onların adayı şu olmuş, bu olmuş, artık bir önemi yoktur. Çünkü tavşan yamacı aşmış, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir. Kaldı ki, henüz talimat gelmedi, henüz izin ve icazet alamadılar. Bir isim üzerinde uzlaşamayan bir ittifakın Türkiye’nin milli hedeflerinde uzlaşması akıl karı mıdır?HÜRRİYET

Editör: Zerrin Ağar