Bugün Cumhuriyet Bayramı. Devleti ebet müddet, Türk milletinin yoktan var edilmiş, azimle, kararlılıkla, inançla, kanla, irfanla kurulmuş, yeni devletine kavuştuğu gündür. Bugün aziz milletimizin tebaa olmaktan kurtularak hür ve eşit yurttaş olması yolunda atılan adımın ilk günüdür. Bugün Özgürlük ve bağımsızlığımızın tüm dünyaya kabul ettirildiği, tescil ve ilan edildiği gündür. Bugün karanlıktan aydınlığa geçişin, geri kalmışlıktan, ilerlemeye, kalkınmaya, toplumsal refaha giden yolda adım atışımızın; hürriyet, adalet, eşitlik ilkeleri ile milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğinin benimsendiği, demokrasiye doğru ilk adımların atıldığı bir gündür. Ezcümle bugün bu devlete sadakatle bağlı tüm yurttaşların gurur günüdür.

Bugüne dair çok tanım yapıldı. İster akademik, ister halk diliyle birçok cumhuriyet tarifi yapıldı. Herkes kendi açısından, kendi penceresinden bir yorum getirdi. Cumhuriyet düşmanlarının haricinde yapılan tüm tariflere, yorumlara hak veriyor ve saygı duyuyoruz. Ancak bir tanesi var ki; Cumhuriyetin kazanımlarını bu kadar açık, seçik ifade edemezdi. Bu tanımın başlangıç cümlesini başlığıma aldım. 9. Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel 2014 yılının Cumhuriyet Bayramına birkaç gün kala açılışını gerçekleştirdiği kendi adını taşıyan Demokrasi ve kalkınma müzesinin açılış töreninde yaptı bu tanımı.

26 Ekim 2014 günü törene annem ve ben de davetliydik. Ankara’dan özel uçakla Isparta’ya oradan da bizlere tahsis edilen otobüslerle İslamköy’e vardık. Tören çadırı hınca hınç dolmuş, dışarıdaki kalabalık da on binleri çoktan aşmıştı. Güç bela çadıra girebildik, neyse ki Isparta erkanı ve milletvekilleri için saatler öncesinden yer tutan kamu görevlilerinden biri insafa geldi de 88 yaşındaki annemi oturtabildim. Ben de Külliyenin banisi merhum Şevket Demirel’in damadı İstanbul milletvekili Sayın İlhan Kesiciyle birlikte ayakta izleyebildim töreni. Ürdün Prensi Hasan bin Tallal’ın yakın koruması Çerkez komutan da kalabalıktan bunalmış ne yapacağını şaşırmış görünüyordu. Demirel, Prens Hasan ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le birlikte oturdu. Törende Gagavuzya Cumhurbaşkanının yanı sıra Kosova ve Romanya’nın Demirel’in dönemdaşı devlet başkanları, birçok ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının özel temsilcileri, bakanlar ve neredeyse Türkiye’deki tüm yabancı misyon şefleri de hazır bulundu. CHP, MHP, DP Genel Başkanları ile bazı bakanlar, iş, siyaset, bilim, kültür ve sanat dünyasının önde gelen isimleri de oradaydı.

Demirel kürsüye yürüyerek çıktı ve konuşmasını ayakta sürdürdü. İşte o Cumhuriyet tanımını da orada yaptı. İki odalı kerpiç evden Çankaya köşküne çıkan yolun hep açık olmasını Cumhuriyetin en büyük kazanımı olarak niteledi. Demirel’in bu sözlerini törenden birkaç ay önce doğduğu evin açılışında gazetecilere anlattığı şekliyle kendi ifadesiyle yad edelim:

"İşte ben bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu. Gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Sonra Afyon Lisesi. Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız. Size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz."

Evet bu benim en beğendiğim Cumhuriyet tanımıdır. Demirel’in o gün anlatmadığı da vardır. Afyon lisesini bitirir, olgunluk sınavını başarır, İstanbul Teknik Üniversitesine gitmeye hak kazanır. Ancak Hacı Yahya Efendinin Süleyman’ı İstanbul’da okutacak kadar varlığı yoktur. Tarlanın mahsulleri para etmemekte ancak çocukların ilk ve orta öğrenimlerine ve evin rızkına yetmektedir. İstanbul’a parası yetmez. Demirel köyün bütün koyunlarını gütmek için köylüyle anlaşır, çobanlık yapar, para biriktirir ve İTÜ’ye öyle gider.

Cumhuriyet, Mardin’in Savur kasabasında yoksul bir çiftçi ailesinin 8 çocuğundan yedincisi olarak Anadil Arapça konuşulan bir evde dünyaya gelen, bilim dünyasının en büyük ödülü olan Nobel kimya ödülünü kazanan ve bu ödülünü Anıtkabirde sergilenmek üzere Türkiye’ye bağışlayan Aziz Sancar’dır.

Cumhuriyet, Ankara’nın Kazan köyünde (Kahraman Kazan ilçesi) 1890 yılında yoksul bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Türkiye’nin ilk kadın köy muhtarı ve ilk kadın milletvekillerinden Satı Kadındır (Hatı Çırpan). Cumhuriyet ilk kadın belediye başkanı Artvin Yusufeli Kılıçkaya belediye başkanı Sadiye Hanım, İl belediye başkanı, Mersin belediye başkanı Müfide İlhan, ilk kadın bakan Türkan Akyoldur.

Cumhuriyet, defalarca Türk Bayrağını göndere çektiren, İstiklal marşımızı şerefle okutturan, Yaşar Doğu’dur, Ahmet Ayık’tır, Gazanfer Bilge’dir, Mustafa Dağıstanlıdır. Cumhuriyet tek kurşun atılmadan hainlerce teslim edilen Selanik kentimizde yıllar sonra şampiyon olarak Selanik’te İstiklal marşımızı okutturan, bayrağımızı dalgalandıran Ekrem Özdamar’dır. Cumhuriyet Dünya üçüncülüğünü elde eden Şenol Güneş’in talebeleri, Avrupa süper kupasını ve UEFA kupasını ülkemize kazandıran Fatih Terim’in aslanlarıdır.

Cumhuriyet, Sümerbank’tır, Etibank’tır, Şeker fabrikalarıdır, demiryollarıdır, karayollarıdır, Tüpraş’tır, Petkim’dir, Erdemir’dir, Demir Çeliktir, tersanelerimizdir, fabrikalarımızdır. Hirfanlıdır, Çubuktur, Sarıyardır, Demirköprüdür, Kebandır, Karakayadır, Atatürk barajıdır, Kıral Kızıdır, Dicledir, 7 küpeli gelindir. Boğazın inci gerdanlıklarıdır.

Cumhuriyetimizin değerleri o kadar çoktur ki saymakla bitmez, sahip çıkalım özenle koruyalım. Cumhuriyet düşmanlarına, Cumhuriyetin kazanımlarını geri götürmek isteyenlere, Cumhuriyetin varlıklarını, değerlerini har vurup harman savuranlara aman vermeyelim. Darbecilere geçit vermeyelim.

Başka Türkiye, başka Cumhuriyet yok. Cumhuriyetimizin 97. Yılı aziz milletimize kutlu olsun. Kalın sağlıcakla…