Hayat ne tuhaftır bazen. Çok sevindiğimiz zamanlarda en derin acıları yaşarız. Çok üzgün ve mutsuzken öyle bir şey olur ki dünyanın en mutlu insanı oluruz.

Bir yanımız hep eksik, belki de insan olmanın dayanılması en zor ağırlığı da bu.

Sevinçliyken hüznü, hüzünlüyken sevinçleri düşünüp şükredebilmek,
her gidenin ardından acıya hazmedebilmek hayatın şifresi…
Bir yanımız hep eksik diyorum ya gerçekten eksik kalıyoruz.
Bazen çıkıp yürümek , rüzgarı yüzünde hissetmek istersin. Gidemezsin, sorumlulukların vardır…
Gidemediğin uzak ülkelere gitmek yeni yerler keşfetmek istersin, koparamadığın bağların vardır. Bir yanımız hep eksik …
Çok başarılı olursun; yetişemediğin toplantıların, birlikte olamadığın ailen vardır. Çok ünlü olursun, sağlık problemlerin başlar. Çok zengin olursun, paranı yiyemeyecek duruma düşersin. Bir yanımız hep eksik…

Bazen doğru zamanlarda yanlış kişiler çıkar karşına,bazen de yanlış zamanda çıkan doğru kişiler.

Kısıtlı, dar zamanlarda yaşayamazsın duygularını bile… Bir yanımız hep eksik işte… Bu kısıtlı dar zamanlarda, kısacık hayat yolculuğunda eksik yanınızı tamamlayan, bütün olduğunuz anları, kişileri bırakmayın …

Rumeli'den annesiyle vatan topraklarına göç ettiğinde askerliğini yeni yapmış yağız bir delikanlıydı İbrahim Bey. Devlet dairesinde işine başlayıp Manisa'nın güzeller güzeli kızı Şükran Hanımı görünceye kadar aşkı yaşamamıştı.
Şükran Hanımın karşı gelmesine karşın onu ikna edip evlendiler. Öyle güzel sonsuz bir aşktı ki bu... Şükran Hanıma sesini bile yükseltemez gözüne bakardı İbrahim Bey. Ta ki; Şükran Hanıma kanser teşhisi konuncaya kadar.
Hayat arkadaşı, çocuklarının annesi, tek aşkının kanserden sayılı günlerinin kalması yıkmıştı onu. Hastalığı boyunca bebek gibi baktı biricik eşine, ölümünden sonra hayata bakışı değişti. Her konuya yüzeysel bakmaya başladı.
Genede hayata karşı dik duruşu, tek başına mücadelesi, biz çocuklarına ve torunlarına aşkta gurur olmadığını, önce sevgi ve saygının gelmesi gerektiğini öğretti İbrahim Bey. En büyük derside, hayatta hep dik durmanın, güçlü olmanın , kendi işini kendi yapman gerektiğinin yaşamın birinci şartı olduğuydu.
Çok sertti rahmetli babam. Yıllar sonra anlıyorum ki; bu sertlik beni hayatın her sertliğine alıştırmakmış.
Bugün 2 Eylül 2014. Seni sonsuz yolculuğuna uğurladığımız kara gün, yokluğuna alışmaya çalıştığımız 3.yıl. Nur içinde yat babacığım, huzurla uyu. Biz torunlarınla birlikte, senden aldıklarımızla sana layık olmaya çalışıyoruz.

İşte hayat bu kadar kısa... Hiç ölmez dediğimiz sevdiklerimiz gidiyor. Hiç bir şey geçmiyor aslında.

Gidenlerle eksiliyoruz. Eksik kalan yanlarımızı tamamlamakla geçiyor ömür... Bir yanımız hep eksik...

Bazen bitiremediğin bir kitap ve kafanda bir sürü projelerle gidersin bu hayattan. Acılara karşı dik durabilmek, sevinçlerde bu duruşu bozmamak ve geride hoş seda bırakabilmek aslolan…

***
Zabıta haftasına girmiş bulunuyoruz. Belediye hizmetlerinin yerine getirilmesinde zabıta biriminin çok büyük önemi bulunmaktadır. Trafik düzeninin korunmasından, gıda denetimine, halkın şikâyetlerinin yerinde incelenmesinden, toplumun huzurunun korunması adına birçok görevi yerine getirmektedir. Zabıta teşkilatının 187. yılını kutlar çalışmalarında başarılar dilerim.

Sevgi ile kalın...


Nuray ÇEVİRMECİ ile HAYATA DAİR
[email protected]