‘Sevgide özgürsünüz, saygıda mecbur.’

 Ne kadar net ve keskin bir söz…  Öyle değil mi? Sevgimizi paylaşmak tercihimiz ile gerçekleşen bir durumdur. Fakat saygı duyulmak, karşımızdaki her kim olursa olsun istisnasız hakkıdır.

Sevgi, bize tebessüm ettirip sempatik bir his uyandırır. Saygıyı ise ciddiyet ve önem arz edilmesi gereken bir davranış biçimi olarak algılarız. Bundan dolayıdır ki insan, yaşadığı bu dünyada kendisine önem verilsin ister.  Bu duygu tatminliği onun en doğal ihtiyacıdır.

Toplumumuzda saygı kültürüne dair izlere değinecek olursak: ‘Büyüklere saygı, küçüklere sevgi’ Yani, benden büyük biri,  saygı duymalıyım anlayışı.  Daha küçük yaşlarda düşünce yapımız, saygı duyabilmemiz için bizden gerekçe istiyor.

‘Babama saygı duymalıyım, öğretmenime saygı duymalıyım, patronuma saygı duymalıyım. Sosyal statü ve roller saygının ölçütünü belirliyor. Saygı imajı bir koşula bağlı kılınıyor. Aslında bireye daha çocukluk yıllarında aşılanan bu kalıplar, yeni dünyayı şekillendiriyor.

Kariyer planı, meslek tercihleri üzerine soru yöneltilen birçok öğrenci ‘İleride saygın biri olmak isterim.’ şeklinde yanıt veriyor. Toplumda bir statüye sahip olursa saygıyı hak edeceğine inanıyor. Çünkü böyle inandırıldı. Bu algıdandır ki etrafımız, diplomalı fakat; duyarlılıktan uzak bireyler ile dolu maalesef.  

Hâlbuki çocuklar da saygıyı pekala hak ederler; evlatlar da, öğrenciler de, belirli bir sınıfa dâhil olamayacak kadar özel olan tüm insanlar ve tüm canlılar da… Peki ya bize saygının evrensel olduğu, koşulsuz olduğu öğretilse… Karşımızdaki her kim olursa olsun iki dinleyip bir söylememiz gerektiğini, kim ile muhatap olursak olalım, onun da kendi hayat mücadelesinin olduğunu, kendine mahsus doğrularının olduğunu ve tüm bu doğrulara saygı duyulması gerektiğini öğrensek… Aslında insan, görmek istediğini, gösterme özverisinde bulunsa, eminim birçok şey daha başka cereyan eder.

Saygıyı, etiketlerimiz hak etmez. Saygıyı sadece biz olduğumuz için hak ederiz.  Emek verilen her iş, bu dünyada yaşamını idame ettirmeye çalışan her kişi saygıya lâyıktır. Saygı duymanın bir gerekçesi olmamalıdır. Asıl bunu başarabildiğimiz zaman, toplumda biz bilincine ulaşabiliriz. Bu anlayış doğrultusunda erdemli nesiller yetiştirebilir, daha aydınlık bir gelecek inşa edebiliriz.

Hepimize, daha duyarlı ve bilinçli olduğumuz yarınlar diliyorum. Hoşça kalın…