Bulunduğumuz yüzyılın çok bilinmeyen alt isimlerinden birini duymuş muydunuz daha önce?

-Anksiyete Yüzyılı...

Bu ifadeyi daha çok edebiyatçılar ve insanbilimciler kullanmışlardır. Hızla gelişen ve yeniliklerle birlikte daha hızlı bir yaşama sahibiz artık. Belki daha karmaşık bir yaşam eskiye göre. Hareketliliğin ve karmaşanın olduğu günümüzde anksiyete(kaygı) oldukça yaygın ve tehlikeli bir sorun olmaya başladı. Yapılan araştırmalar(Dünya Sağlık örgütü) ve elde edilen veriler sonucunda dünya üzerinde her 5 kişiden 1 i ciddi anlamda kaygı bozukluğu yaşadığı ortaya çıkmıştır.

Peki sadece her 5 kişiden 1 i mi yaşıyor bu kaygıyı?

-Aslında hepimiz hayatımızın birçok döneminde kaygıyı hissediyoruz. İşyerinde bir rapor verileceği zaman, bir randevuya veya toplantıya geç kalacağımız zaman... Kısaca kendimizi tehlikede gördüğümüz, bizi rahatsız edecek hemen hemen her durumda kaygı yaşarız.

   Hep kaygıyı yaşıyor ve hissediyoruz peki hangi durumda bizim için bir problem olmaya başlıyor?

-Kendimizi tehdit altında hissettiğimizde olması gerekenden fazla bir tepki gösteriyorsak,

-Yaşadığımız tehditsel durumdan kaçınmaya başladıysak ve bu durum sosyal yaşamımızı olumsuz anlmada bir etkiye sahip oluyorsa,

-En önemlisi bu durum uzun süreli olarak devam ediyorsa

 Kaygı bozukluğu olma ihtimaliniz yüksek veya kaygı bozukluğu yaşıyoprsunuz demektir.

   Kaygı yaşadığımızda neler oluyor bize ve bedenimize?

-Her şeyden kaçınma ve kendini güvende hissetmeme durumu

-Hızlı çarğıntı ve kalp atışındaki artma

-Halsiz hissetme ve bayılma

-Sıcak basması ve terleme

-Panik ve korku yaşama

-Hayatının az sonra bitecek olma korkusu v.s gibi durumlar kaygı anında meydana gelen durumlardır.

   Kaygının üstesinden gelinebilir mi veya kaygıyı kontrol altına alabilir miyiz?

Kaygıyı tamamen yok edemeyiz. Kaygı hayatımızın bir parçası aslına bakarsanız. Optimum düzeydeki kaygı yaşam için bir güdüleyici bir güçtür. Kaygıyı azaltabilir veya kontrol altına alabiliriz. Öncelikle hayatımızı bir düzene sokmalıyız. Düzensiz ve programsız hayat kaygıyı tetikler. Uyku ve yemek düzenlerimizi sağlamalıyız. Kendimizi tanımalıyız. Bizi kaygılandıran durumları öğrenmeliyiz. Nelerin kaygıya sebep olduğunubilmeliyiz. Spor yapabilirsiniz. Spor yapmak rahatlatıcı ve kaygıyı azaltan bir etkendir. Gevşeme ve sakinleştirici özelliklere sahip egzersizleri uygulayabilirsiniz.

   Saydığımız bu semptomları taşıyorsanız ve bireysel olarak kaygınızı kontrol altına alamıyorsanız, mutlaka bir uzamandan yardım almalısınız. Ertelemek ve kendiliğinden geçmesini beklemek daha zor durumlara neden olabilir.

   Kaygıyla yaşamaya başlamadan ondan kurtulmaya bakın.