Pandemi, alıştık artık bu terimlere bu iş böyle giderse doktor olamasak da zaten olunmaz o kadar kolay değil: Bir muhalefet parti lideri üniversite giriş sınavları ile yine muhalefet yaparken bunca sağlık çalışanlarının haklarının verilmediğinden bu salgın döneminde gayretlerinden bahisle tıp fakültesine girecek öğrenci adaylarının en zeki öğrenciler olduğunu söylüyordu. Onun için pandemi mandemi demekle zeki olunmadığı gibi dolayısıyle doktor da olunmaz. Ama doktorların sözü dinlenir. Hele 65 üstüyseniz kapısı aşındırılır.


 

İşte söz dinleyen birisi olarak ilk sokağa çıkma yasağı kalktığında Yenifoça’ya kapağı attık. Burada korona yok gibi olduğundan Allah korusun daha emniyetteyiz. Bahçede gezinirken yürüyüş olsun diye evimizin bulunduğu adanın etrafında tur atarken insana pek rastlamıyorsunuz ayrıca insan da yok, olsa da bir iki. İşte hal böyleyken yakınlarımızda düşerek bi yaralanma hadisesi oldu. Kanaması bi hayli olduğundan telaşla 112 acil servisi aradım. Merkezmiş bir kadın çıktı olayı söyledim acil bir ambulans istiyorum dedim. Adresi anlayamadı Talih sokak diyorum Yenifoça’da Tarih sokak diye bir yer yok diyor. Neyse anlaştık. Oysa telefon ile adresin bu tür ambulans, polis, yangın gibi acil arandığında konumun ekrana düşmesi gerekir. Sizi Yenifoça’ya bağlıyorum dedi bağlanma sürecinde müzik çalmaya başladı. Üzülme kalk oyna diyor. Şaşırdım. Sıkıntılı bir durum var acil ambulans isteniyor. Müzik. Müzik yerine ne demesi lazım. “Telaş yapmayın lütfen, sakin olun, yaralıyı hastayı kıpırdatmayın, herhangi bir müdahalede bulunmayın, sağlık ekiplerimiz doktoruyla birlikte şimdi orada olacaklar, ambulansın gelmesini takip edin size ulaşmasına yardımcı olun.”


 

Sıkça konuşulan konulardan birisi de Okulların açılması. Reklam kampanyası gibi oldu. Geldi geliyor, gitti gidiyor, açıldı açılacak. Çocukluğumuzda film afişleri ile süslenmiş arabalar dolaşırdı caddelerde “Baytekin taş adamlara karşı 24 kısım tekmili birden pek yakında Zevk Sineması’nda”


 

Virüs, Mart başıydı uzay aracı gibi televizyon ekranlarında döndüğünde. vantuzları ile öyle bir yapışıyorduki ödümüz patlıyordu. İlk ve acil tedbirlerden biri Mart ayında okulları kapattılar. Hemen geçecek gibi bir beklentinin şaşkınlığı bittiğinde yeni dönemde açmamız için nasıl tedbirler almamız lazım diye çalışmalara başlamak gerekirdi. İnternetten yayın, süslüsü ‘onlayn eğitim.’ Çeksin diye minareye çıkan, çekti deyip aşağıya inenleri televizyonlarda sıkça gördüğümüzü düşünürsek internetin olmadığı olsa da kimilerimizin alamadığı, alsa da yetmediği yerleri, yerleşimleri, varsayarsak, olası değil. Olan yerlerde de öğretmenlerin verdikleri ders, derse girip girmedikleri denetleniyor mu? Öyle ya ilkokul kitaplarının bazılarında bazı densizler neler yazıyor.


 

Sağlığın acil ambulansında müzik, milli eğitimin şaşkınlığında ders çanı çalıyor.


 

Hükümet koca ülkenin günlük hayatını devam ettirmek zorunda. Esnaf, memur, çiftçi, emekli, aklımıza ne geliyorsa öyle böyle hayat devam ediyor, koca ülkenin kapısına kilit vurulamaz ve camiler dahil her sesli ulaşım aracı vasıtasıyla; mesafe, hijyen ve maske takın diye çağrıda bulunuluyor. Her birey, her birim, her kurum, görevini gerektiği şekilde yapıyor mu, çalışanlarına gerektiği özeni gösteriyor mu? Vatandaş tedbirlere uyuyor, görevliler denetliyor mu? İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Geçen günlerde Manisa Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımız ile esnafı, sokağı denetime çıktılar. Hangi caddeyi sokağı denetleyeceklerini gazeteler haber yaptı. O gün geldi, esnaf, sokaktaki vatandaş birtek bayramlıklarını giymemişlerdi. Maskeler yüzde, kapı önlerindeki işgaliye malzemeleri kaldırılmış, kolonya dezenfektan göze sokulacak bir yere konmuş, caddeye araç parkının yerine atılmış sehpa ve portatif sandalyeler katlanarak kaldırılmış, köfteci, şıracı, bozacı, yön gösteren tabelalar köşe bucak saklanmış, başımıza dolanacak kadar aşağıya sarkıtılmış çamaşırlar askılarından alınmış. Geliyorlar işte geldiler heyecanı ile beklemedeler... Burdan geçtiler mi, gittiler mi? Takibinden sonra bir telaş. Eski tasss eski hamam.


 

Sosyal medya sosyal mesafe sosyal etkinlik ve sosyal bezginlik. ‘Sosyal’ dilimize pelesenk oldu. Sosyal mesafeden ziyade, mesafeli duruşa fiziksel mesafe denir. İki cisim arasına mesafe koyunca ölçü mefhumu ve dolayısıyla aritmetik ölçü girer. Bunu matematiğe dahi dönüştürebilirsiniz iki cismin gölgelerinin üç katının yarısını dörtle çarptığınızda bulduğunuz….diyerek. Sosyal mesafe, anti sosyali akla getiriyor. Sosyal ile sosyal olmayan, yaşantı, düşünce, farklılığı olanların bir araya gelmemesi gibi anlam kazanıyor.


 

Sosyal kelimesinin anlamını yine de merak edip internetten açtım baktım.

Güvenilir kaynak TDK bu işleri bırakmış. ‘Türkçe Bilgi’ diye bir siteden gayet güzel açıklamalara rastladım.

1- Bir topluma ayrı ve müstakil bir varoluşa sahip olduğuna inanılan insan topluluğuna ilişkin olan; 2- Toplumu meydana getiren, bir toplum içinde yaşayan insanlar; 3- Toplum içinde yaşayan bireylerden meydana gelen katman, grup, sınıf, vb; 4- Toplumdaki birey­lerin birbirleriyle olan ilişkileri; 5- Toplum­daki sınıfların birbirleriyle olan etkileşimle­ri.”


 

Mesafe hak getire, haydi Allah rast getire.