İktidar Partisi AKP 7 Haziran seçimlerinde vatandaşa yeni hiçbir şey söylemedi, sadece istikrarın devamını istedi seçmenden. Vatandaşın kararı ise gayet açıktı, hem istikrar sürsün istiyor, hem de demokrasinin olmazsa olmazı olan kuvvetler ayrılığını, güçlü bir meclis denetimini istiyordu. Yani yolsuzluklara, keyfiliğe, hukuksuzluğa karşı meclis denetiminin işlediği güçlü bir koalisyon arzuluyordu. Şu an yürütülen koalisyon görüşmelerinden aldığımız izlenimlere göre vatandaşın bu arzusunu yerine getirmekte hiçbir engel görülmüyor.
Ancak bu hiç de görüldüğü kadar kolay olmayacak, çünkü birileri bu istikrardan rahatsızlık duyuyor. Kaostan beslenenler, türlü çeşitli entrikalarla ülkeyi yeniden bir erken seçim ortamına sürüklemek için çare arıyorlar. Şu an için ülkenin kaosa sürüklenmemesi, barış ve huzurun yeniden tesisi için, kirli hesapların galip gelmemesi, sağduyunun hakim olmasını temenni etmekten başka yapılacak bir şey yok. Allah sonumuzu hayır etsin
DOLAR 2,77, AVRO 3,06
Bugün itibariyle, 7 Haziran seçimlerinin üzerinden 52 gün geçmiş, gücünü meclis çoğunluğundan almayan geçici hükümet hala iş başında. Belirsizlik ortamı sürüyor, dolar 2,77'ye avro 3,06'ya fırlamış, piyasalar tedirgin, ekonomik istikrardan hayır kalmamış. Piyasalar da vatandaşın istediği gibi güçlü bir koalisyon arıyor. Bunun sonu ya istikrar ya kaos. Eğer ben bu işten biraz anlıyorsam, güçlü bir koalisyon hükümeti kurulduğu gün dolar da avro da normal seyrine dönecektir. Eğer yok birileri anket sonuçlarına bakarak erken seçimi zorlamaya kalkarsa, dolar 3 TL'yi aşar, avro da 4 TL sınırına dayanır. Bunun doğal sonucu olarak da fiyat artışlarını engellemek mümkün olmaz. Kimse bugünün anketlerine bakarak hesap yapmasın, rayına sokulamayan bir ekonomi çok iktidarlar götürmüştür. Seçim kararı verilse bile üç aylık süreçte nelerin olacağını kimse kestiremez ve vatandaş da sandıkta bunun hesabını sorar.
IŞİD NASIL DAEŞ OLDU?
Hatırlarsanız bir zamanlar kardeşimiz Esat vardı, bir günde düşman ESED oluvermişti. Bugün ülkemizin güneydoğu sınırını tehdit eden Ortadoğu'daki kaosun başlangıcı işte o gündür. Doğrusu Esat benim için ne kardeş olmuştu ne de düşman. Hiçbir zaman ne Irak ne de Suriye rejimleri ile dost olmadık ama sevmesen de komşuluk ilişkilerini normal sınırlar içinde yürütmek mecburiyeti vardı. Öyle de oldu yıllarca, ne zaman Esat, Esed oldu başımız ağrımaya başladı, bugün en kuvvetli ağrı kesiciler bile işe yaramıyor artık. Son günlerde de bir DAEŞ modası aldı başını gitti. Yabancılar ISIS (Islamic State of Iraque and Sham) diyorlar. Peki DAEŞ neyin nesi derseniz o da Arapçası, yani Dawlat-ul Islamiyah f'il Iraq wa Sham. Türkiye'de basın da yetkili makamlar da bugüne kadar hep Türkçesini yani IŞİD'i kullandı, zaten İngilizcesi ile de benzer bir kısaltma bütün dünya anlıyor. Musul Başkonsolosluğumuzu tek kurşun atmadan teslim aldıklarında dahi IŞİD deniyordu, neden bugün DAEŞ oldu? Hatta bazıları bu canilerin telaffuzu gibi DA'İŞ diyorlar. Peki bu teröristlerin söylediği gibi söylemek bir bakıma onları tanımak, arka çıkmak gibi olmuyor mu? Neden Arapça? Bir Allah'ın kulu çıksa da izah etse bari.
IŞİD'in lider kadrolarının Türkiye'de gizlendiği, yaralılarının hastanelerimizde tedavi görüp tekrar cepheye döndükleri, Fransa'dan, Almanya'dan, İngiltere'den IŞİD'e katılmak üzere gelenlerin ellerini kollarını sallayarak sınırlarımızdan geçip gittikleri kaç yıldır yazılıp çizildi tek bir tedbir alınmadı. Hacıbayram'da, Fatih Çarşamba'da IŞİD'in askerlik şubesi gibi çalışan hücrelerin olduğu söylendi, canilerin üzerinden AFAD kimliği çıktı kimse kılını bile kıpırdatmadı. Bunların ne İslamla ne Müslümanlıkla alakaları olmadığını sağduyu sahibi bazı İslamcı yazarlar söyledi durdu, Cübbeli Ahmet Hoca bile aylardır söyleyip duruyor Diyanet'ten, Hükümetten tık yok. Şimdi canlar yanınca operasyonlar başladı, iş işten geçtikten sonra. Ne diyelim Allah sonumuzu hayır etsin.
VATANA ADANMIŞ BİR ÖMÜR
Geçen hafta yoğunluk nedeniyle okuyucularımla buluşamadım. O yüzden birikmiş birkaç konuyu birden paylaşmak istedim sizlerle. Bir de geçen hafta Sayın Saadet Kumbaracı Koşmaz hanımefendiden özenle hazırladığı "Vatana Adanmış Bir Ömür" adlı kitabını aldım kargodan. Lütfetmişler göndermişler, kendisine teşekkürlerimle birlikte tebriklerimi de sunuyorum. Sevgili ağabeyim, dostum, çalışma arkadaşım merhum Bülent Koşmaz'ın aziz hatırası için fevkalade bir eser olmuş. Ruhu şad olsun. Lütfetmişler benim de bu sayfalarda sizlerle paylaştığım yazımdan pasajlar da eklemişler kitaba. Bir de aynı yazının Selendi Medya Haber Portalında yayınlananının altına yapılan bir yorumu hemen önsözün arkasına koymuşlar, tabi bu da ayrı bir gurur kaynağı oldu benim için. Topluma örnek teşkil eden insanların bu dünyadan ayrıldıktan sonra da örnek olmaya devam etmeleri için bu tür eserlerin derlenmesinde yayınlanmasında büyük fayda var. Annemin yazdığı "Öteye Mektup" adlı eserinde "İnsan yazarsa, öldükten sonra da öğretmeye devam ediyor" diye bir sözü var. Ne kadar doğru, merhum Koşmaz öldükten sonra da örnek olmaya devam edecek bu sayede.
Kalın sağlıcakla.