İçimizde zerresi kalmamıştır merhametin ama ele güne karşı ayıp olacaktır; bir çocuğun ölümüne ahh'lanmamak.
Halbuki çocuk ölülerinden uçurtmalar bile yapabiliriz!..
İşimize gelmeye görsün, kuyruğuna bile bağlarız tüm umutlarımızı.
***
3 yaşındaki Aylan'ın kıyıya vuran canının kıymetsizliği kadar kıymeti var halbuki her şeyin.
***
Yüzükoyun yerde yatıyor… Dalgalar okşuyor insanların okşamadığı yanaklarını…
Küçük ayaklarında ayakkabılar… Gitmeye ne kadar da istekli görünüyor…
Kısa şortu, kırmızı tişörtü… Bayram sabahına hazırlanır gibi üstü başı…
Deniz yıkamış... Savaşın ortasından getirdiği, geldiği yerde horlandığı çocukluğunu…
Yüzü yok Aylan'ın… Ölen milyonlarca çocuğun emsali gibi…
***
Hem çocuk olmak hem de ölmek yan yana durur mu?
Cellatlar ve çocukların yolları neden kesişir ki?
***
Aylan'ın umudu karşı kıyı olmadan önce defolsun istiyorduk aslında bizim kıyıdan...
Şimdi varsın yaşasındı… Varsın ölmesindi…
Dün yüksek sesle bağırdığımız bu gerçeği artık kimselere söyleyemeyeceğiz, ne acı…
Oysa bilinmeli ki soğukkanlı katillerdir, kurbanlarının ölümlerini taçlandıranlar.
Ve bilir misiniz, Tanrı merhameti kötü olana verirmiş… O yüzden azdır yeryüzü cehenneminde karşılaşma ihtimalimiz.
***
Ortadoğu kan revan içinde…
Zalimler ve masumlar az ötede çember çeviriyor, oyun oynar gibi…
Parklar, bahçeler, cami avluları vatansızlara ev olmuş…
Evi olanların şansı iyiden iyiye azalmış sanki…
Güvensiz, korkak, düzmece bir erinç var hayatta kalanlarda…
Sonra Aylan kıyıya vuruyor… Bir kıyamet, bir gürültü kopuyor.
Ve Suriyeli bir çocuk, zalimlerden merhamet dileyerek, "İyilik mi yapmak istiyorsunuz bize? O halde savaşı bitirin!" diyor.
***
Tanrı bu aralar neden hep kötüleri seviyor?