Darbelerin iyisi, kötüsü olmaz. Darbe darbedir. Milletin iradesini ve demokrasiyi yok etmektir. 1960 27 Mayıs'ı, Talat Aydemir vakasını, 12 Mart muhtırasını, 12 Eylül ihtilalini, 28 Şubat darbe teşebbüsünü yaşayan biriyim. Ülkemize neye mal olduğunu biliyorum. Ülkemizin hızla büyüdüğü sırada Allah korudu da 15 Temmuz darbesi gerçekleşmedi. 27 Mayıs ihtilalinde 11 yaşındaydım. Rahmetli babam Cevdet Aytaç Manisa'nın Karaoğlanlı kasabasında öğretmendi. Cuntacı albaylar rahmetli Alparslan Türkeş yönetiminde demokrasiyi ve halkın iradesini yok etmişlerdi.
DEMOKRAT PARTİLİLER ÇOK ÇİLE ÇEKTİ
Rahmetli anne dedem Mehmet Yeşilyurt, Menemen Ulucak'ta, şimdi Ulukent olan köyde Demokrat Parti'nin simgesiydi. Bir baktım, dedem bize gelmişti, ihtilalden sonra uzun süre bizde kalmıştı, acı dolu günler geçirmişti. Dedem son ana kadar Adnan Menderes'in idamdan kurtulacağı umudunu yaşamış, geceleri radyonun başına geçip İngiltere'nin Türkçe yayın yapan haberlerini dinlemişti. Bu ihtilalde Demokrat Partili bütün vatandaşlar çok çile çekti. İhbar mekanizmaları o günün sıkıyönetim komutanlarına sayfa sayfa geliyordu. Manisa'da 27 Mayıs'ta Demokrat Partililer uykusuz geceler geçirdi. Kimileri günlerce gözaltında tutuldu, dayak ve hakarete maruz kaldı. Manisa'daki paşa bir gün, elinde her gün ihbar mektupları ile gelen CHP yöneticisine, "Yeter artık, Manisa'da insan kalmadı, bir daha seni karşımda görmek istemiyorum" demiş, büyüklerimden dinlemiştim.
SÜRGÜN EDİLDİLER
27 Mayıs ihtilalini yapanlar ellerindeki gücü başkalarına kaptırınca hoşnutsuzluk yaratmaya başlamıştı. Rahmetli Türkeş, "Bu ihtilali biz, bunlara bırakmak için mi yaptık?" deyince, 14 arkadaşıyla birlikte Türkiye'nin en uzak bölgelerine çeşitli görevlerle sürgüne gönderilmişti. Talat Aydemir, albay olarak bundan hoşnut olmayanlardandı. Aydemir ve arkadaşları meclisi çevirerek hükümet üyelerini istifaya davet etti. Rahmetli İsmet İnönü, Başbakan olarak direndi. Kışlalarına döndükleri takdirde af edileceklerini söyledi. Uzun pazarlıklar sonrası Talat Aydemir ve arkadaşları kışlalarına döndüler. Ancak ortalık durulmadı. Bir süre sonra Talat Aydemir tekrar ihtilal teşebbüsünde bulundu. Hava kuvvetleri komutanı İrfan Tansel paşa ihtilali önledi. Sonra Aydemir ve Fethi Gürcan idam edildi. Birçok subay ordudan atıldı. Ülkemiz 5 yıldan fazla sancılı günler geçirdi.
DEMİREL'Lİ DÖNEM…
1965 yılında rahmetli Süleyman Demirel'in Genel Başkan olduğu Demokrat Parti'nin devamı Adalet Partisi seçim sistemine rağmen tek başına iktidar oldu, kalkınma hamlesi başladı, halkın yaşamında iyileşme görüldü. 1969 seçimlerinde Adalet Partisi tekrar tek başına iktidar oldu. Demokrat Partililerin başta rahmetli Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve arkadaşlarının affı askerde büyük sıkıntı yarattı. Ülkeyi yönetmeyi alışkanlık haline getiren generaller Başbakan Demirel'in yönetimine 1971 yılında muhtıra verdiler. Demirel istifa etmek zorunda kaldı. Kurulan çeşitli koalisyon hükümetleri iktisadi durumu kötüye götürdü.
ECEVİT'Lİ DÖNEM…
CHP'de Genel Sekreter olan merhum Bülent Ecevit, parti içinde darbeye karşı çıktı, bir süre sonra da İsmet İnönü'yü kurultayda genel başkanlıktan ederek partinin başına geçti. 1973 seçimlerinde Adalet Partisi zaafa uğradı, CHP Ecevit ile başarı sağladı. Necmettin Erbakan'ın başında olduğu Milli Selamet Partisi ile koalisyon kuruldu. İşçi ve öğrenci hareketleri başladı. Ülkede halkın ihtiyaçları bulunamayacak noktaya gelindi. CHP-MSP koalisyonunda Manisa kabinede CHP'den rahmetli Mustafa Ok ile temsil edildi. Bu dönemde Köy İşleri Bakanı olan Mustafa Ok'un ısrarıyla Ankara'da göreve başladım, Bakan Danışmanı olarak. Sık sık seyahatlere çıktım. Tariş'teki sıkıntıları görmem için Bakan Mustafa Ok tarafından görevlendirildim. Ülkede huzur ortamı kalmamıştı. 1977 seçimlerinde CHP tek başına iktidar olma şansını 12 milletvekili eksiği ile yakaladı. Güneş Motel'de Adalet Partisi'nden seçilen 12 milletvekili ve bağımsızlara bakanlık koltuğu vererek Başbakan olan Ecevit, ülkeyi yönetmeye çalıştı. Ama öğrenci hareketleri doruğa çıkmıştı. Sağ-sol çatışmaları şiddetlenmiş, mezhep kavgaları körüklenmiş, ekonomi felç olmuştu.
12 EYLÜL'E GELDİK…
Sonra Demirel diğer partilerle Milliyetçi Cephe Hükümeti'ni kurdu. 1980'e kadar çalkantılar devam etti. Parlamento Cumhurbaşkanı'nı seçemedi ve 12 Eylül'e geldik. Pazartesi günü kaldığım yerden yazmaya devam edeceğim