İlk yarı başlamadan önce geçen senenin Türkiye Kupası Şampiyonu Galatasaray ile Süper Lig Şampiyonu Beşiktaş sporseverlerin karşısına Konya'da çıktı. Bu önemli maçı ben televizyon karşısında, oğlum Gökhan da Torku Konya Arena Stadı'nda canlı izledi. Maç öncesi, ülkenin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu anda iki takımın bir kısım taraftarlarının Konya'da kavga etmeleri gerçekten üzücüydü. Hala aklımızı başımıza almadığımız görünüyor. Konya Stadı tarihi bir gün yaşadı, kupa öncesi gösteriler, her iki takımın sahaya çıkarken ki tabloları, tribündeki pankartlar gözümüzü okşuyordu. Şeref tribününde Spor Bakanı'ndan tutun da Futbol Federasyonu Başkanı'na ve Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'e kadar herkes maç için oradaydı.
TOROĞLU SONUCU BAŞTAN BİLDİ
Sezon başı olmasına rağmen her iki takımın oyuncuları futbol açısından bir şeyler verme çabası içinde göründü. Ancak, bu maçın nasıl bir sonuçla biteceğini daha karşılaşmanın başında ATV ekranından Erman Toroğlu ilan etti. Toroğlu, "Bu maç berabere biter, sonucu penaltılar belirler" dedi. Gerçekten de Erman Toroğlu'nun 120 dakikalık futboldan sonra tahmin ettiği sonuç ortaya çıktı. Sonuç penaltılarla belirlendi. Galatasaray'ın penaltılardaki isabet oranının yüksekliği, Beşiktaş'ın ise kaçırdığı penaltılar Galatasaray'a Süper Kupa'yı kazandırdı.
BAZI TARAFTARLAR ÇİLEDEN ÇIKARTTI
Aklımın almadığı bir şey var, geniş güvenlik önlemleri içerisinde herkesin üzeri didik didik aranırken, Galatasaraylı taraftarların bir kısmının kale arkasından sahaya yanıcı madde atması ve maçın tadını tuzunu kaçırmasını akıl tutulması olarak değerlendiriyorum. Yapılanlar Galatasaray kalecisi Muslera'yı bile çileden çıkarttı. O dakikadan sonra maçı izlerken hiç, ama hiç keyfim kalmadı. Maçtan sonra oğlum Gökhan'a "Bu nasıl iştir?" diye sorduğumda, "Baba, bizi sahaya girerken 10 dakika didik didik aradılar, ben de anlamadım" dedi. Bir Galatasaraylı olarak sezon başındaki bu futbol karşılaşmasında bu yapılanları tasvip etmediğimi açık bir dille belirteyim. Ancak içimdeki kuşkuyla yazmak zorundayım, bu yanıcı maddeleri sahaya atanların Galatasaray taraftarı olduğuna inanmıyorum. Provokasyon olduğu inancındayım. Gençlik Spor Bakanı da aynı görüşte ve suçluların teker teker tespit edildiğini, en ağır cezaların verileceğini söylemesi, kuşkumda ne kadar haklı olduğumu ortaya koydu. Maçın gözlemcisi de Manisalı İbrahim Aksoy, bakalım çıkan olaylarla ilgili yaptırımı ne olacak?
ANALİZE GELİNCE…
Futbol olarak baktığımızda Galatasaray'ın kupayı hak ettiğini söylemek haksızlık olur. İki takımın analizine gelince, Galatasaray'da Bruma'yı kenara koyarsak sarı kırmızılı ekibin lig başında hazır olmadığını görüyorum. Linnes ve Selçuk'un sahadaki hali içler acısıydı. Özellikle Selçuk'u Manisaspor'da oynadığı günden beri takip ederim. İlk defa bu kadar etkisiz gördüm. Eski bir Masnisasporlu olan Hakan Balta da Selçuk'un aksine Galatasaray'da Muslera ve Bruma'dan sonra sahanın iyilerindendi. Yaşı ilerledikçe daha olgunlaşıyor. Attığı gol ve penaltılarda soğukkanlı vuruşu Galasaray'ı kupaya taşıdı. Aynı şey Beşiktaş için de geçerli… Cenk Tosun fırsatları kaçırdı. Ama Galatasaray'ın kalesinde Muslera maç içinde ve penaltılarda devleşerek Süper Kupa'nın takımına gelmesini sağladı. Dün Beşiktaş açısından bir gerçek de vardı. Sosa ve Gomez'in yokluğu Beşiktaş'ın belirli bir düşüşünün göstergesiydi. Bunların eksikliğinin dışında Şenol Güneş'in yeni transferleri Gökhan Gönül ve Adriano'yu ilk 11'de başlatmaması Beşiktaş'ın geçen seneden alıştığımız tempolu oyununu sahaya yansıtmamasına neden oldu.
SPOR, ‘BERABERLİK' DEMEKTİR
Bu maçın en güzel tarafı seremoni sırasında iki takımın oyuncularının birbirlerini alkışlaması oldu. Maçın başında da taraftarların Ayyıldızlı bayraklarımızı sallayarak Ayten Alpman'ın ‘Bir Başkadır Benim Memleketim' adlı şarkısını hep bir ağızdan söylemeleri etkileyiciydi. Sporun, futbolun hep bu ahenkle yaşanmasını istiyor ve diliyorum.