Seçimlere kısa bir süre kala, partiler cumhurbaşkanı adaylarını belirliyor. AK Parti ve MHP Recep Tayyip Erdoğan adı altında birleşirken, İYİ Parti’nin adayı ise Meral Akşener. Ancak bu konuda CHP’de henüz net bir adım yok. Birçok ismin cumhurbaşkanlığı için adaylığı geçiyor. Kemal Anadol,  Ergün Aydoğan, Bülent Baratalı,  Ersu Hızır,  Şahin Mengü, Merih Şan, Enis Tütüncü, Hamza Kopal gibi isimlerin yer aldığı ‘9 Eylül Oluşumu’ yayınladığı deklarasyonla CHP’nin doğru adımlar atmasını istedi.

Yayınlanan deklarasyonda şu ifadeler yer aldı: “24 Haziran 2018 günü yapılacak seçimler ülkemiz için yaşamsal ve tarihsel bir önem taşımaktadır. 9 Eylül 1922’de kazanılan antiemperyalist zaferin üstünde 29 Ekim 1923’te taçlanan Türkiye Cumhuriyeti’nin yazgısı bu seçimlerde belirlenecektir.

1950’de geçtiğimiz demokratik parlamenter sistem, ya gelişip ilerleyecek, ya da geçtiğimiz “Tek Adam” rejiminin vesayeti altında anlam, değer ve saygınlığını kaybedecektir. Türkiye’nin lâik, çağdaş ve demokratik rejimi, biçim ve anlamını yitirecektir. AKP Hükümeti’nin sözcüsü “Türkiye’nin 24 Haziran’da makas değiştireceğini” söylemektedir.

Bu büyük tehlike karşısında halkımızın umudu, Atatürk, İnönü ve arkadaşlarının kurduğu CHP’ndedir. CHP bu büyük ve tarihsel sorumluluğun gereğini dikkatle, yanlış yapmadan yerine getirmek zorundadır. Yakın geçmişten ders alarak, hataları yinelemeden titiz bir çalışma ile ülkemizi esenliğe çıkarmalıdır.

CHP Tüzüğünün gerekleri yerine getirilmeden ve yetkili kurullarda görüşülmeden belirlenen ve o günlerde adını sadece üç kişinin bildiği söylenen ‘Çatı Adayı’nın açtığı yara bugün bile anımsanmakta, belleklerdeki yerini korumaktadır.

16 Nisan 2017 referandumundan hemen sonra Sayın Deniz Baykal’ın, “CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını hemen belirlemesi” yolundaki önerisinin isabetini günümüzde yaşadığımız olaylar doğruluyor. Deneyime, birikime ve devlet adamlığına dayanan bu öneri dikkate alınsaydı bugün sıkıntı çekmeyecektik.

İktidarın adaletsiz, kural tanımaz uygulamaları karşısında halkın tutunacak dalı CHP’dir. CHP, ülkeye demokratik parlamenter rejimi getiren bir parti olmanın ciddiyeti ve güveni içinde olmalı, kamuoyunda tereddüt yaratmaktan kaçınmalıdır. Bu açıdan, parti yönetimine danışmadan ortaya çıkan Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekillerinin Cumhurbaşkanı adaylıkları, toplumda onaylanmamakta ve üzüntü yaratmaktadır. CHP yönetimi tam tersine ülkeye güven veren, “Ben” yerine “Biz” anlayışını öne çıkaran bir tutum içinde olmalıdır.  Örneğin Milletvekili ve hatta parti üst yönetiminde görevli arkadaşların yaklaşan yerel seçimler için, açık veya ima yoluyla adaylıklarını duyurmaları son bulmalıdır. Belediye Başkanlığına talip olanların Milletvekili adaylıkları önlenmelidir.        

Emrivakilerden uzak ve yetkili kurulların titizlikle saptayacağı, aranan niteliklere sahip bir  Cumhurbaşkanı adayı  etrafında  birleşilmelidir. CHP bu demokrasi ve hukuk savaşının öncüsüdür. Her türlü hesaptan uzak; eski/yeni, genç/yaşlı, kadın/erkek tüm CHP’liler demokrasi bayrağı altında toplanmalı, bir tek buğday tanesi bile dışarıda bırakılmamalıdır.

CHP’lilerin her taşın üstünde, her ağacın gölgesinde, ev ev, sokak sokak bu kutsal kavgayı vereceklerini inanıyoruz. Cumhuriyeti kuran ve onu demokrasiyle taçlandıran CHP’ne düşen görev budur. Cuntalara direnen, küllerinden yeniden doğmayı başaran CHP’ye yakışan budur”

Editör: TE Bilişim