MAK Danışmanlık kamuoyu araştırma şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, düzenlediği organizasyonda Manisa’da görev yapan basın mensuplarıyla bir araya geldi. Manisa genelinde yerel seçimlere yönelik kamuoyu araştırmasında görev alan saha çalışanlarını denetlemek ve Manisa genelinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, idari ve mülki yöneticilerle görüşme yapmak üzere Manisa’ya gelen Kulat, ilk yerel seçim çalışmasını Manisa’dan başlattıklarını belirterek, “Şu an itibariyle Ege Bölgesi’nde kamuoyu araştırması yapıyoruz. Manisa da bu anlamda ilk benim de gittiğim yer oldu. Arkadaşlarımız Manisa ve ilçelerindeler şu anda. Arkadaşlar Manisa’ya gireli 4 gün oldu” dedi.

Kulat, 24 Haziran’da gerçekleştirilen seçimlerin sonucunu değerlendirerek, “Öncelikle Türkiye bir sistem değişikliğine gidiyor. Bu sistem değişikliğine ilk defa adı ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ bile olsa bir başkan seçti Türkiye. Bu başkana bağlı olarak bir yapısal durum ortaya çıkacak. 16 bakanlığın dışında 9 tane de kurul olacak. Bu kurulların içerisinde siyasiler de olacak bu sefer” ifadelerini kullandı.

Genel seçimlerle ilgili kanaatlerini paylaşan Kulat, “Bizim 24 Haziran’da yapılan seçimlere yönelik yaptığımız son araştırmamız 6 Haziran tarihinde bitmişti. Türkiye’deki 10 binde 1’ine denk gelen bir seçmenle yapılan araştırma bu. Genel olarak seçim araştırmalarımızı son seçimi baz alarak kotalı olarak çalışıyoruz. Mesela son yapmış olduğumuz araştırmada Cumhurbaşkanının ilk turda seçilmesi kuvvetle muhtemel görünüyordu ve 51.5 görünüyordu. Şöyle bir çalışmaydı bu: 1 Kasım seçimleri baz alınmıştı yani araştırmaya katılanların yüzde 49.5’i son seçimde AK Parti’ye oy verdiğini söyleyen seçmenlerdi, yüzde 25’i Cumhuriyet Halk Parti’sine oy verdiğini söyleyen seçmenlerdi, yüzde 12 kadarı HDP’ye, bir o kadarı da MHP’ye oy verdiğini söyleyen seçmenlerdi. Bu şekilde partilere göre değişmişti. Yani kotalı çalışma bu demek” şeklinde konuştu.

Kulat, bu seçimin araştırma firmaları tarafından zor olan kısmına değinerek, “1 Kasım’dan sonra oyuna yeni giren bir aktör çıktı karşımıza bu da İYİ Parti’ydi. İYİ Parti, daha önceki seçimlerde karşımıza çıkmayan bir aktör olduğu için nereden oy alıyor, ne düzeyde oy alıyor gözlemlememiz gerekiyordu. İkinci önemli ve zor konu da HDP’nin baraj meselesiydi. HDP 9.9’da kalsa seçim aritmetiği başka bir şey oluyordu. Eğer HDP 10.1’i bulursa başka bir şey olacaktı. Üçüncüsü ilk defa Türkiye’de ittifaklarla seçime girildi dolayısıyla bu anlamda tasnikleri yapmak zordu” dedi.

 “Bu süreçte önemli bir konu karşımıza çıktı” diyen Kulat, “O da bu çalışmaları yaparken ilk başta Cumhurbaşkanı adayı olarak Meral Akşener ismi ciddi bir şekilde yukarıya doğru çıkarken Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Muharrem İnce’nin sahaya girmesiyle birlikte Tayyip Erdoğan’ın karşısındaki fotoğraftan buraya doğru çok ciddi oy kayması söz konusu oldu. Bunlar normal seçimlerde bu düzeyde olmayan değişimler. Bu değişimler nasıl oldu? Öncelikli olarak aynı ittifakın içinde yer aldıkları için AK Parti’ye kızan AK Partililer, ‘Nasıl olsa Reis’e oy vereceğiz AK Parti’ye de hadlerini bildirelim’ gibi bir yaklaşım geliştirdiler ve bu yaklaşım karşılık buldu. AK Parti yaklaşık olarak yüzde 15 oranında fire verdi” ifadelerini kullandı.

 “MUHARREM İNCE’NİN OY ORANI OLDUKÇA İYİ BİR ORAN”

Kulat, açıklamasına şöyle devam etti: “İYİ Parti’de Meral Akşener ilk başlarda yukarılara çıktı ama hiçbir zaman benim araştırmalarımda yüzde 12’nin üstüne çıkmadı. Bazıları onu 20’ye filan çıkardı ama öyle bir çıkış olmaz. Muharrem İnce’ye taraf olan, sosyal demokrat kökenli seçmen Cumhurbaşkanlığında tekrar Muharrem İnce’ye dönmüş oldu. Çünkü hem Meral Akşener’i hem Muharrem İnce’yi destekleyen seçmenin büyük çoğunluğunun beklentisi Tayyip Erdoğan karşısında proaktif siyaset yapan birini arıyorlardı. İlk defa böyle birilerini buldular. Muharrem İnce 30.5’lik oy oranıyla 40 yıldır Cumhuriyet Halk Partili, özellikle sosyal demokrat seçmenin hasretini duyduğu oy oranını yakaladı. Zaten bunun üstünde oy oranını yakalamak çok mümkün görünmüyor. Çünkü Türkiye’nin siyasi profili incelendiğinde 65’e 35 gibi bir dengesi var.”

Editör: TE Bilişim