Yarın 14 Şubat Sevgililer Günü. Ticari kısmını bir kenara bırakırsak, sevginin üstüne basa basa yoğun bir şekilde hissedildiği, hissettirildiği bir gün. Böyle günler olsun, böyle günler kutlansın taraftarıyım.

'Seni seviyorum' diyebilmek, yürekten gelen duyguyu sevdiğin insana dillendirmek kadar güzel bir şey yok bence. Hele ki kadınlar sevdiklerinden bunu duymayı her gün isterler. Ama içten olacak, o iki kelimeyi duymak istediği kişiden duyacak. Bu sevgi ifadesi hele bir de hareketlerle de gösteriliyorsa, işte o zaman kadın da erkek de gerçekten sevildiğinin farkına varacak.

Günümüzde bu iki kelime gerçekten daha bir önem kazanmış halde. Hayatın getirdiği yükler insanı öyle etkiliyor ki, ne erkek sevdiğini söylüyor, ne de kadın erkeğe bunu duymak için neden yaratıyor. Gerçi hepsini de hayatın zorluklarına yüklememek lazım. Sevginin şekli aslında kişiliklere, yaşa, aile yapısına göre de değişiklik gösteriyor yıllar içerisinde.

İlişkilerin giderek anlamını yitirdiği, sevgili kelimesinin önüne çıkan ilk kişiye söylendiği, eşlerin yıpranan ilişkiler nedeniyle birbirlerine söylemekten yoksun kaldığı günümüzde 'Seni seviyorum' kelimesini hakkıyla söyleyen ve uğruna söylenen kişiler gerçekten çok şanslı.

O kadar ucuz değildir 'Seni seviyorum' demek. Bakışıyla, gülüşüyle, davranışıyla yüreğinizi titreten, kelebekler uçuşturan, nefesiniz, ruh eşiniz olan, hakeden birine söylenecek duygu ifadesidir. Size karşılığında dünyaları verecek, ayaklarınızı yerden kesecek birine.

Yürekten 'Seni seviyorum' diyecek birini bulduysanız, şartlar ne olursa olsun ona sımsıkı sarılın. Siz de ona sevildiğini hissettirin. Kaybetmeyin. Hem onu, hem de 'Seni seviyorum'un o büyülü etkisini. İlk gün nasıl coşkulu bir şekilde söylediyseniz, sonraki günlerde, haftalarda, aylarda ve yıllarda da aynı hevesle söyleyin. Çünkü, sevgi kıymetlidir. Hak edene verilir.

Birhan Keskin'in Aşk şiirindeki gibi sevgiyle, sevgiliyle olmanız dileğiyle.

Sevgilim sabahın erkenini seviyor,

Ben geceyi ve esmerliğini onun,

O dorukları seviyor, korkuyor bundan

Ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,

Ona bir yeşil gülümsüyor,

Ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,

Diyorum, seni de öyle.

O kendi boşluğunda oyalanan günlerde

Canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,

Ben göğe bakıyorum geceden,

Kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim

Diyorum, yanında,

O sabahları eğilip öpüyor denizi.

Çıplağın çıplağımda, rüzgarın dağımda olsun,

Esmerliğin gecemde, öyle kal.

“Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla” diyorsun,

Yağmur bir yalıyor yüzümü,

Bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme

Öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.

Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,

Oysa camdaki sardunya gibi üşür

Bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir

Bir, çıplağın çıplağımda.

Rüzgarın dağımda olsun esmerliğin gecemde

Öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.