24 Haziran baskın seçim kararı alınır alınmaz herkesi aldı bir telaş. Artık Manisa siyasetinin de duayenleri arasında sayılmaya başladığımdan, hemen her partiden aday olmayı düşünen dostlarımız sayesinde telefonum da susmaz oldu. Akıl danışıyorlar, nabız almaya çalışıyorlar, destek istiyorlar. Elbette çizgimiz belli, ilkelerimiz belli, hukuka, adalete, temel hak ve hürriyetlere, demokrasiye olan inancımız ve bağlılığımız belli. 40 küsur yıldır da çizgimizden bir milim bile sapmadığımız, ne denli cazip teklifleri defalarca elimizin tersiyle ittiğimiz de aşikar. Ancak bir taraftan da yıllardır bu köşede yazıyor ve bir anlamda kamu hizmeti ifa ediyorum. Okuyucularım arasında her görüşten de dostlarımız var. O nedenle mümkün olabildiği kadar objektif olmaya çalışarak durum değerlendirmesi yapmaya çalışacağım. 

            Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki; bu seçimde merkez sağ oylar her zamankinden daha fazla önem arz ediyor. Merkez sağın iki büyük partisi birbirleriyle rekabet etmekten zayıf düştüler ve 2002 seçimlerinde, DYP kıl payı farkla ANAP ise %5 gibi bir oyla baraj altı kaldılar. İki partinin oyu toplamda %15 ve 5 milyona yakın bir seviyedeydi. 2007 seçimlerine gelindiğinde birleşme umutları doğduysa da, ister beceriksizlik ve basiretsizlik deyin isterseniz de kumpas kuruldu deyin birleşme hüsranla sonuçlandı. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek başlatılan Cumhuriyet mitingleri, e-muhtıra ve AYM’nin garabet 367 kararı iktidarın işine yaradı ülke hızla kutuplaşma sürecine girdi, bundan nemalanan iktidar da kamuoyu yoklamalarında 30’lara kadar düşmüşken birden sıçrama yaparak seçimden çok daha güçlü bir şekilde çıktı. Kutuplaşma en fazla merkezdeki oyları etkiledi bu oylar kendisine en yakın hissettiği limana sığındılar. Ancak, merkez sağ oylar demokrasiye, hukuka, adalet ve hürriyetlere bağlılıktan, tek adamlığa karşı duruştan anayasa referandumunda yerli yerini buldu. O nedenledir ki bu seçimleri merkez sağ oyları ikna etmesini bilen kazanacaktır. 

            Gelelim Manisa’ya… Manisa 1946’dan bu yana merkez sağ siyasi hareketlerin kalesi olagelmiştir. Öyle ki; 1980 sonrasındaki hem genel hem de yerel seçimlerde mücadele hep iki merkez sağ parti arasında geçmiştir. CHP hiçbir dönemde Manisa’da birinci parti olamamış, merkezde belediye başkanı çıkaramamıştır. DYP’nin %9,58 ile baraj altında kaldığı 2002 seçimlerinde bile %20 oyla ikinci parti olarak çıkmış CHP ise sadece %17 oy alabilmiştir. 2007 seçimleriyle birlikte kutuplaşma sürecine girildiğinde merkez sağdaki DYP ve ANAP oyları erimeye yüz tutmuştur. Mütedeyyin demokratlar AKP’ne yönelmiş, milliyetçilik damarı olanlar MHP’ne, laiklik hassasiyeti öne çıkanlar ise CHP’ye yönelmiştir. AKP karşısında güçlü bir alternatif bulamayanlar ne yazık ki AKP başta olmak üzere hep başka partileri beslemişlerdir. Kim ne derse desin; her dönem yeni eklenen genç seçmenleri, oy verdikleri yerde kalıcı olanları, ölenleri ve küskünleri düşsek bile Manisa’da bugün itibariyle en az %35-40 dolayında merkez sağ seçmen vardır. Elbette ki bu oran güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkan İYİ Partinin iştahını kabartmaktadır. 

            MHP’ye gelince… MHP hiçbir dönemde Manisa’da güçlü bir alternatif olamamıştır. Merkezdeki ilçeleri kaybeden, ilçelerin birçoğunda elindekileri bile kaybeden MHP’ye büyükşehir belediyesini kazandıran Sayın Cengiz Ergün’ün kişisel etkisi ve merkez sağ oylardır. Kula’da, Selendi’de ve Alaşehir’de Hüseyin Tanrıverdi faktörüne rağmen AKP’nin kaybetmesi ve MHP’nin kazanması DP’nin açıktan MHP adaylarına destek vermesindendir. Kula’da DP’li sevilen eski belediye başkanı Halil Gülcü’nün ekibiyle birlikte MHP’li adayın yanında yer alması, Selendi’de iki eski DP ilçe başkanının ve ANAP’lı üyelerin belediye meclisinde yer almaları bunun en belirgin kanıtıdır. Diğer taraftan Haziran 2015’de eski DP’li Zeynel Balkız’ın aday olduğu seçimde 2 milletvekili çıkaran MHP 1 Kasımda Balkız’ı dışlayarak 6 puan birden kaybetmiş ve tek milletvekiline düşmüştür. Bu seçimde ise MHP’nin Manisa’da hiç şansı yoktur. Aldığım duyumlara göre ise Sayın Erkan Akçay kendine yer arıyormuş. 

            Sahadan aldığım izlenimler, telefon trafiğinden elde ettiğim bilgilere göre Manisa tamam diyor. Tamam diyor ama işte aması var. CHP oylarını koruyor, AKP’de düşüş açık bir şekilde gözleniyor özellikle kent merkezlerinde ve ova köylerinde. İYİ Partide Meral Akşener faktörü yadsınamaz. Akşener’in DYP’nin içişleri bakanı olması merkez sağda heyecan yaratıyor ancak bu kesim kendi adaylarını listenin ön sıralarında görmek istiyor. Belki öyle olmasa da oylarını verecekler ama onların bizzat sahaya inmeleri neticeyi çok değiştirir belki de bir oy patlamasına neden olur. Manisa’da eski demokratları, AP’lileri, DYP’lileri, DP’nin bugün hem Manisa’da hem Ankara’da iyi yönetilmediğinden muzdarip olan küskünleri, kenara çekilmişleri sahaya indirebilecek isimler mevcuttur. Bu yol denendiği takdirde başarı mutlaktır. Ancak bu isimler kesinlikle DP genel merkezinde veya dağılmış Manisa teşkilatlarında aranmamalıdır. 

            AKP de Manisa’daki çöküşten kurtulmanın çaresini merkez sağ kesimde arayabilir. Mevcut adayları içinde tek tük de olsa bu kabil isimler mevcuttur. Tansu Çiller’in danışmanlarından Fatih Özsümer’in AKP adayı olduğunun işittim. AKP bunu değerlendirir, buna mukabil İYİ Parti eski MHP’lilerden liste yapmaya kalkışırsa ibre tersine de dönebilir. Sayın Akşener’in, Sayın Aytun Çiray’ın ve Koray Aydın’ın yanındaki merkez sağdan gelen isimlerin bu hususu çok iyi irdeleyeceklerinden şüphem yoktur. 

            Sonuç olarak, benim izlenimlerime göre Manisa Tamam diyor, ancak amaları iyi analiz etmek şartıyla. Kalın sağlıcakla…