Güdümlü denek hayvanları gibiyiz…
"Şimdi bir ve beraber olmanın zamanıdır!" sözünü duyar duymaz yaptığımız tek şey, başa gelen trajediyi kınamak oluyor.
Yeni Türkiye düzeninde nedenler/nasıllar üzerine düşünmek; zaaflarımızı, eksiklerimizi sorgulamak; hesap soracağımız yetkili mercilere tek bir kabahat yükleyememek; bir ve beraber olmak anlamını taşıyor.
Oturduğumuz yerden terörü, şiddeti, ölümleri, öldürmeleri kınıyoruz. Kınadıkça biter sanıyoruz.
Hayatımıza savaşı sokanların aldatılmaları, kandırılmaları hiç bitmezken bile sırf ‘bir ve beraber' olalım diye acizliklerini yüzlerine hiç vurmuyoruz.
Görmezden geldikçe dibe vuruşumuzu, kalbimizden vuruluyoruz nihayetinde.
***

Ülkenin kalbi Başkent Ankara'da; güvenliğin en üst düzeyde olduğu noktada; Genelkurmay Başkanlığı, Deniz, Hava ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, askeri lojmanlarının bulunduğu, TBMM, Başbakanlık Merkez bina ve İçişleri Bakanlığı'na 200 metre uzaklıkta; muvazzaf subaylarının yanı sıra emekli üst düzey komutanların da bulunduğu ve General lojmanları olarak bilinen bölümde; teröristler tarafından defalarca kez keşif yapılıyor ve düzenlenen saldırı amacına ulaşıyorsa, buna sadece ‘kınamak' yetmez.
Haber bültenleri,"Saldırının planlı olduğu ve askeri servis araçlarının hareket etmeye hazırlandığı sırada yapıldığı belirlendi." gibi bir cümleyi sanki çok olağanmış gibi halka yedirmeye çalışıyorsa; hepimizde bir hainlik var demektir.
… ve istihbarat birimleri, saldırıdan yaklaşık bir hafta önce Ankara ve İstanbul'da emniyet birimlerine, PKK'nın bombalı araç saldırısı gerçekleştirebileceğine karşı bir uyarı vermişse; ve bu uyarılar ciddiye alınmamışsa; bu işte hakikaten bir hainlik var demektir.
Hala, "Sabrımızı zorluyorlar!" diye açıklamalar yapılabiliyorsa, bu kadar geniş yürekli devlet adamlarımız olduğu için gurur mu duymalıyız, yoksa basiretsizlikle mi suçlamalıyız onları, bilemiyorum.
Kınamaktan öte, bir yüz kızarıklığı, gönül burukluğu, bir suçluluk, bir ders almışlık görmek istiyorum ama nafile… Burnu düşse eğilip yerden almaz hallerle öyle mağrur öyle kibir yüklü de olunmaz ki…
***
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" gibi yaşayıp giderken biz, fevri çıkışlarıyla tanınan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel bile sorumlulardan hesap sorulmamasının ülkeyi bu hale getirdiğini söylüyor. Belki can evimizden vuruluruz da silkinip kendimize geliriz diye de "Cumhurbaşkanı, devleti yöneten herkes bu saldırıdan sorumludur. Bunun ötesinde daha bir şey yok. Adam gidip Cumhurbaşkanlığı Sarayını mı ele geçirecek, Başbakanlık Konutunu mu ele geçirecek, gidip Genelkurmay'a bayrak mı dikecek?" diyor
!..

***
Bugün kınamalarımız hele bir bitsin, yarından tezi yok bu sözleri dahi kulak arkası yaparız biz! Nereden bulunup edinilmişse her derde deva bir sloganımız var çünkü: Tüm anaların başı sağolsun ama Hükümetin "İstikrar" ı sürsün.
Delinin şeyini tuttuğu gibi bir ‘istikrar' lafıdır tutturulmuş gidiyor. Ölüyoruz, "İstikrar" diyorlar. Savaş istemedikçe memlekette "Barışı sizden öğrenecek değiliz" diyorlar.
Eyvallah! Yollar yaptınız ama o yolların varacağı hanlar kalmadı.
Yüksek sesle "Memleket elden gidiyor" demeye hiç varmayacak galiba dilimiz ama istikrarlı bir şekilde o yollardan geçiyoruz.
***
Ülke olarak acılara karşı koymaya değil ama acılara tören düzenlemeye dirençli hale getirilmiş olabiliriz ancak bu kez kalbimizden vurulduk… Mahremimize, namusumuza kadar dayandılar… Kınamaktan öte hesap sormak için daha ne olmasını bekliyoruz?