Bahar geldi, yaz geldi, Ramazan başladı, bayram geldi, yağmur yağdı, sel oldu derken Ağustosun ortasına geldik, yaz da neredeyse bitti. Zaten Ankara için söylenmiş bir söz vardır: “Ağustosun yarısı yaz, yarısı sonbahardır” diye. Biliyorum Manisa’da hala kavurucu sıcaklar devam ediyor, hafta sonları sokaklar bomboş, insanlar atıyorlar kendilerini sahillere. Dün bir arkadaşım aradı yazlığından, “ortalık 45 plakadan geçilmiyor, görünce sen aklıma geldin” diyor. Ben de kimi arasam, Foça’da, Çeşme’de, Kuşadası’ndayım cevabını alıyorum. Allah bağda, bahçede, tarlada çalışanlara ferahlık versin.

            Bağ, bahçe derken hasat mevsimi de geldi çattı. Pamuklar yavaş yavaş toplanmaya başladı. Hoş, egede pamuk kalmadı ya! Gene de eski alışkanlıklarından vaz geçmeyenler ekmeye devam ediyor. Erken kesilen üzümler de pazarlarda tezgahlara çoktan indi. Sultaniye kuru üzüm yapanlar da daha bekliyorlar, daha kesmesi, sermesi, savurması çok işleri var. Allah yardımcıları olsun bu sıcaklarda.

Yağmur, dolu oralara ne kadar zarar verdi bilmiyorum ama gördüğüm kadarıyla kimsede heyecan kalmamış. Eskiden hasat yaklaştıkça bir heyecan sarardı Gediz havzasını. Rekolte ne kadar? Tariş ne verecek? Tüccar bekleyecek mi, alacak mı? Günler öncesinden bu sorular sorulur, kuru Meyve İhracatçıları Birliği toplantı üstüne toplantı yapar, MİP belirler, ortak politika geliştirmeye çalışırdı. Şimdi kimsede hareket yok. Yoksa var da bana mı ulaşmıyor, onu da bilemiyorum. Manisa’ya geldiğimde akşamları Uluparka çıkardım, orada başka konu konuşulmazdı bu mevsimde. Rahmetli Tarık Almış, Ersan abi(Atılgan) sıkıştırıp dururlardı dostumuz Murat Uludemir’i. Üzerlerine gelmişsem, beni de buyur ederlerdi sohbete. Ben de dünya piyasaları, rekolte tahminleri, A.B.D politikaları falan derken piyasayı etkileyecek faktörleri ortaya koyar ülke menfaati açısından üretici ile ihracatçının ortak hareket etmesi gerektiğine vurgu yapar ortalığı yatıştırırdım. Doğrusu da odur zaten.

Yoğunluktan epeydir uğrayamadım, burnumda tütüyor Manisa’mız. Hala Uluparkta aynı sohbetler var mı bilemiyorum. İnşallah tatil dönüşü uğramaya çalışacağım.

Sevgili okuyucularım, ben de bugüne kadar Ankara’yı bekleyenlerdendim. Hükümetimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Kurban Bayramını birleştirmesi kararıyla uzayan tatili fırsat bilip bu hafta sonu tatile çıkıp biraz dinleneceğim. Tatil dönüşüne kadar yazılarımı yazamayacağım, zaten Bayram süresince gazetemizde çıkmayacağı için bir şey kaybetmiş de sayılmayız.

Tatil dönüşü Ankara epey hareketlenecek gibi görünüyor. Sayın Meral Akşener, istim üzerinde, görüşmeler, kulisler sürüyor, bizlerde işin içindeyiz elbette. Bunun dışında Sayın Akşener’in ağzından duymadığınız hiçbir şeyin de gerçek olmadığını söyleyebilirim. Birileri kendilerini öne çıkarmak, ön almak için gazetelere bir şeyler fısıldıyor, A takımı falan gibi ifadeler de kullanılıyor. Hiç birinin aslı astarı yok, kimileri kendilerine paye çıkarma peşinde. Ne Manisa için ne de kurucular için telaffuz edilen isimlerin hiçbirinin aslı astarı yok. 

Gerek Ankara’nın havasını iyi soluyan eski kurtların, gerek Anadolu’nun dört bir tarafında vatandaşla iç içe olan siyaset duayenlerinin, kanaat önderlerinin, araştırmacıların, kamuoyunun nabzını tutanların birleştiği tek ortak bir nokta var. Zaman zaman bunlar TV ekranlarında da tartışılıyor. Ortak nokta şu: 91, 95, 99 seçimlerinde DYP ve ANAP’a verilen milyonlarca oy nerede? % 90’ı AKP’de öyleyse oy oyları büyük oranda geri çağıracak politikaları ortaya koymak, halkın önüne yeni bir toplumsal uzlaşma modeli koymak gerekiyor. Bu sadece programa yazmakla da olmaz, merkez sağ geleneğinden gelmeyen ve o camiayı tanımayan, beklentilerini, önceliklerini bilmeyen bir kadroyla halkın önüne çıkamazsınız. MHP modeli bir parti zaten var. Zayıflamış, gerilemiş, hatta iktidara teslim olmuş da olsa var. Taraftarı da var, her zaman için manevra kabiliyetleri de var. Oylarını koruması zor da olsa mücadele edeceklerdir. Boşluk sadece ve sadece merkez sağdadır. Hareketin önde gelenleri de bunun altını defalarca çiziyorlar zaten.

Sayın Akşener açıkladı, Ekimde harekete geçilecek. Herkes sabırlı olsun, kendi siyasi geleceklerini değil ülkenin ali çıkarlarını öncelesin. Sayın İlhan Kesiciyle de istişarelerimiz sürüyor, kendisi halen CHP milletvekili ama merkez sağın yeniden inşası için aynı yönde düşünüyoruz, Sayın Akşener de öyle.

Bu sonbahar siyaset dünyamız çok şeylere gebe. Tatil dönüşü ağırlıklı olarak bunları yazacağız. Şimdiden 30 Ağustos Zafer Bayramınızı ve mübarek Kurban bayramınızı kutluyorum. Sağlıkla kalın, hoşça kalın.