Çok gülüyorum şu 'Kör ölür badem gözlü olur' hallerimize…

Vicdanınızı rahatlatana dek kutladıysanız, 'cırk' ını çıkardıysanız nihayet; haydi buyrun gidelim başka bir 'önemli günler ve haftalar' etkinliğimize…

24 Kasım Öğretmenler Günü'nü kaçıranlar hala kutlanmaya devam eden Ağız ve Diş Sağlığı Haftası için bir kaç özlü söz edebilir; ayıp sayılmazsa şayet 1 Aralık Dünya AIDS Günü'ne özel kondom dağıtımı yapabilir; 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü'nde yakaladığı ilk herhangi engeli olan birine yapmacıktan kucak dolusu sarılabilir; sanki öyle bir insanmış gibi 5 Aralık Kadın Hakları Günü'nde cennet kokulu bir anneye kırmızı bir gül verebilir.

Kim bilecek diş fırçalamanın dahi zul geldiği iç dünyanızda, AIDS olmamak için neler çektiğinizi. İçinizden geçen acıma duygusunu anlamasın diye bu güne dek hiçbir engelliyle göz göze gelemediğinizi, kim bilecek? Hele ki allar, morlar bırakmadıysanız görünürde bir yerde karınızı dövdüğünüzü hiç kimse bilmeyecek. Rahat olun!..
...

Ve ne kadar şanslısınız ki son zamanların 'trend topic'i maden kazalarını bir kez daha birinci sıraya taşıyabilecek 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde salya sümük ağlayıp tüm ilgiyi kendi üstünüze çekebilirsiniz. CHP'li Vekil Özgür Özel'den fırsat bulabilirseniz, bu günü lehinize çevirmek hiç de zor değil.

13 Mayıs 2014 günü 301 madenciye mezar olan Soma, acının başkenti ilan edildi edilmesine ama Soma'da ilk maden ocağının faaliyete geçtiği 1913 yılından bu yana o kara elllerle bir kez bile tokalaşmadığımızı; o kara gözlere bakmaya bir kez bile tenezzül etmediğimizi; aslında o kara tulumları nerde görürsek görelim hep hor gördüğümüzü kendimize bile itiraf edemeyeceğiz…
…

Öğretmenim; havayi fişeklerle, pastalar- börekler-çöreklerle, arsız gülümsemeler, içini ısıtacak vaadlerle günün kutlu olsun.

Tüm bu kargaşa içinde hala atanamadığını unutmuş, atansan da 2 bin 300 liraya seni köleleştirmiş olabiliriz.

Üzülme hemen! En yükseği 2 bin 650 lira zaten….

Hatta sevinmelisin! Atama bekleyen 300 bin öğretmen var bu ülkede… Sözleşmeli bu işi yapıp da asgari ücrete el açmak zorunda kalan binlercesi var…
…

Öğretmenim, canım benim! Sahi en son sinemaya/tiyatroya ne zaman gitmiştin?

Zorunda kaldığın için değil, sırf kendini şımartmak için ayağına bir çift ayakkabı ne zaman almıştın?

Bir ev, bir araba aldıysan dünyalığını yapmışsın işte. Ne işin var sinemada, tiyatroda… Otur sıcacık evinde…

Efendim! Sinema sonrası oturup bir şeyler yemek, içmek mi?

Kır iki yumurta, doyur karnını işte.

Öğretmenim seni ben pek çok severim! Gel dinle sözümü, başkaca da bir şey bekleme; çok üzülürsün yoksa…

Kanma sen gün boyunca ağzına bal niyetine çalınan sözlere…

Sabah olacak ve herkes unutacak seni…

Neyse ki aynı samimiyetsizliği yıllarca yaşattığımız için artık biliyorsun başa geleni...

Belki de senin gününü senden çok kutlarken, senden çok mutluluk pozu verirken; yüzündeki o en güzel gülümseme ile kalender olmayı, nazik olmayı öğrettin bize.

Ders vermenin yeri olur mu hiç!

Ders almak zor zanaat sadece…

Öğretmenim! Yine de günün kutlu olsun...