Merhaba. Gözlerimizi açıp her gün yataktan kalkarken ve güne hazırlanırken kaçımız fark ederek yapıyoruz hareketlerimizi. Bilerek, farkında olarak fırçalıyoruz dişlerimizi. Aynaya bakıp gülmek lüks mü geliyor size? Gerinerek mi kalkıyorsunuz, zıplayarak mı yataktan? Dünya da yaşadığımız hayat  ile ne kadar uyumluyuz? Uyumdan mı ezberden mi yaşıyoruz acaba?

Hepimizin yaşadığı dünya her sabah  aydınlanırken ve sonlanırken gün ömür geçiyor. Ve ben dünya ile en çok uyumlanamadığım an içimdeki dünya da yaşama arzusunu hissediyorum. Farklı görüntüler, duygular, canlılar, renkler, frekanslar varken ve uçabiliyorken, istediğim an kendimi istediğim yerde  görebiliyorken niye döneyim ki yaşadığım dünyaya. Çünkü yaşadığı dünyada ölmekten korkuyor insan. Korku, değil mi zaten bizi isteklerimizi yapmaktan alıkoyan. Kaybetme korkusu, kabul görmeme, gelecek korkusu, evladın için korkarsın ya da annen-baban için, kendin için korkarsın. Aslında her gün bir şeylerden korkar insan. O zaman korkusuzca yaşayabildiğin içindeki dünyaya sığınırsın. Sevdiğin insan yanında olsa da ona yaklaşmaktan çekinip içinde yaşarsın. Özgürsündür orada. İstediğini öpüp, istediğine tekmeyi basarsın. Karşısındayken insanın söyleyemediği sözleri çığlık atarak, havalara uçurarak yaşarsın içinde. Ama gene de korku, özgürlüğü bastırır ve dönersin rutinine. Her yerdedir korku. İzlediğin haber de, siyasette, dinde, okuduğun romanda, sohbet ettiğin arkadaşının kelimelerinde, her yerde. Eğer görebilirsen, hissetmek istersen özgürlüğü de yakalayabilirsin yaşadığın yerde. Korkularından özgürleşmeye başladığın an, yapabileceklerini ya da başka seçimlerin olduğunu fark ettiğinde içindeki dünya başlar etrafında gerçekleşme.

Bazen çok iyi olaylar yaşıyoruz ve şükrediyoruz halimize. Ama bazen şans diyoruz iyi gitmiyor. Bazılarımız ise çok kötü deneyimler yaşıyoruz başına nasıl geldiğine inanamayarak. Ne yaşarsak yaşayalım hepimizin içinde bir dünya var yaşadığımızdan ayrı.

Bu görüntüler nasıl oluşuyor; dışarıdan aldığımız tüm veriler hafızaya bilinçaltı kaydediliyor ve tabi genetik gelenler de orada oluyor. Yaşadığımız olaylara bağlı olarak duygular tetikleniyor, dosyalar açılıyor ve biz farkında olarak ya da olmayarak görmeye başlıyoruz yaşıyormuşuz gibi. Bazen kontrol edebiliyor, istediğimiz gibi bir dünya yaratıyoruz aynı bilgisayar programı gibi. Belki de program yapımcıları içimizdeki dünya kurgusundan aldı örnekleri. Her ne olursa olsun yaratılış şeklimizin böyle olması asıl bence ilginç olan. Neden bizi yaratan hem dışarda hem içerde bir dünya sunmuş, bizi sınamak için mi? Bu kadar mı? Başka neden olamaz mı? Daha başka sorular ve cevaplarda olmalı.

Ne olursa olsun içimizde kocaman bir dünya var. Bazen yönettiğimiz, bazen yönetemediğimiz. Orada da yaşamayı bilmeli insan, içinde yaşadığı dünya dan kopmadan. Yoksa hastalık diyorlar farklı isimler takıyorlar. İnsanoğlunun ne çok işi var.

İçinizdeki dünya ile yaşayıp, yaşadığınız dünyaya uyumlanabildiğiniz günler diliyorum. Sağlıkla kalın. Hoşçakalın.