Tek bildiğimiz kamu spotu tadında klişe sözler…

Bunca pisiliğin içindeyken ve hatta bizzahati bir parçasıyken tüm bu pisliğin; iki damla gözyaşı dökünce, iki satır "Beter ol!", "Yok ol!" sitemi edince, kendimizi kurtaracağımızı sanıyoruz cehennemin ateşinden.

Kabullenmek bu kadar zor mu? Bu kadar zor mu aslında kim olduğumuzu itiraf edebilmek?

Evde, işte, otobüste, müsait her anımızda porno izleriz mesela… Karşılaştığımız her kadının belden aşağısını hayal eder, yakıştırdığımız her insana cinsel içerikli hikayeler kurgulayıp sırf kurgusuna bile mastürbasyon yaparız illaki… Dahası partner bulamayınca eşeklere tecavüz edenimiz bile var…

Eğitimi, kültürü, coğrafyası, dini, dili, örfü, adeti aynı olan bizden birileri yapıyor üstelik bunları… Öyle çok uzaklara gitmeye gerek yok; komşumuz, spor hocamız, iş arkadaşımız, 'abi- dayı' diye seslendiklerimiz, çok acı ama 'baba' dediğimiz yahut daha önce hiç tanımadıklarımız… Ama illaki bizden, içimizden birileri…

***

Utanmıyor ki… Çünkü ruhu kirli…

Öyle aç, öyle bir kör iştah… Duracağı, doyacağı yeri bilmiyor…

4 yaşında Irmaklar, 18'inde Özgecanlar hep bu sapkın ruhların kurbanı…

***

Kadın cinsiyeti, kundaktan mezara kadar; çocuk gelinlere razı gelen ana babaların, onları cezalandırmayan devletin, bunu olağanlaştıran toplum bilincinin kurbanı olmaya devam edecek.

…. ve bunların bedeli olarak;

…. tecavüzcüsünden çocuk doğurmak zorunda bırakılan kadınların ahı, bekaretini tecavüzcüsüne veren küçücük kızların kanı, köşe başlarında sıkıştırılan genç kızların gururu; kurban edecek erkek cinsiyetinin genelini…

Adınız çıkmış bir kere, dönemezsiniz geri!

***

Biz kızımıza örtmeyi, oğlumuza açmayı öğretiriz… Kızımıza saklamayı, oğlumuza keşfetmeyi öğretiriz… Ayıplar, yasaklar, günahlar, aşağılamalar hep kız çocuğuna aittir ama bütün kız çocukları da oğullarımıza armağan edilecek süslü hediye paketleridir.

Gazetelerin 3. sayfalarının kusacak kadar çok erkek cinsel organıyla dolu olmasına üzülürüz sonra utanmadan… 4 yaşındaki Irmak'ın küçücük bedeni üzerinden lanetler yağdırırız; kız çocuklarının bilmem kaçıncı kez kurban edilmiş olmasına.

En sevdiğimiz şey de küfür etmek… 4 yaşında bir çocuğa tecavüz eden sapkın ruhlu o hastaya, kendi ana-bacımız hatırlatılasaya kadar ana-bacı düz gideriz önce… Kafi gelmezse eğer ana-bacı; öyle cezai yöntemler öneririz ki 'fantazi dünyasının da bir sınırı olmalı' dedirtir insana… Aslında hiçbir farkımız da kalmaz ya küfür ettiğimiz o hastadan. Ama biz böyleyiz!

***

Yasak ya, günah ya, ayıp ya… Ne aileler bilir kızına-oğluna cinselliğin nasıl yaşanması gerektiğini anlatmayı ne de öğretmenler dillendirebilir hayatın bu gerçeğini… Kitaplar olması gerekeni yazmaz, arkadaşlar yalan yanlış anlatır her şeyi… Cesaret edip sorana 'ahlaksız' gözüyle bakılır… Arkasını dönen bulduğu kuytu köşede öğrendiğini uygulamaya koymaya dadanır.

Alimler susunca cahillerin de elinden bu geliyor demek ki!

***

Henüz cinsiyeti belirgin hale gelmemiş yaştaki kız çocuğuna tecavüz edilmesi ve öldürülmesi, bu ülkenin kahrolası gerçeği; tecavüzcü katil zanlısının "Kadınlara para verdim… Kandırdılar beni, gelmediler… Yıllardır kimseyle birlikte olmuyordum. Ben de 4 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettim" demesi, insanlığımızın geldiği noktadır…

Alınmaca, gücenmece yok!.. Herkes eğecek başını önüne… Kimse "Ahh!" bile demeyecek.

***

Ruhumuz kir, pas içinde… Aklımız, içinde iyilik, güzellik olmayan şeyler için çalışıyor hep… Kafalarımız, dünyalarımız küçük… Örümcekli, hastalıklı… Sırf cehaletten, sırf yetiştirilme tarzımızın yanlışlığından sapkınız, sapığız, açız, doyumsuzuz, saldırganız, hadsiz ve merhametsiziz.

***

Ahh kızlar, maalesef işte böyle kim vurduya gidiyor bazen tüm hayaller…

Öyle meydanlarda kadın-erkek eşitliği diye cayır cayır bağırıyoruz ya, yalan o eşitlik hikayeleri…

Tecavüz edilirken bedenimize, cayır cayır bağıran o sesimizi duyuramıyoruz kimseye… Bedenimize dokunan o yabancıyı, silkeleyemiyoruz üzerimizden… Anlatamıyoruz bile kimseye derdimizi.

O yüzden bacım! Hayat kötü… Kolla arkanı, önünü