Sare Kurtulan

Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal’ın, “Özel hastanelerin yoğun bakım servislerinin en az yarısı, SGK’dan para almak için kurulmuş” şeklindeki sözlerini yanıtlayan Manisa Özel Grandmedical Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Mümtaz Kahya, özel hastanelerin, yoğun bakımda yatan hastalardan kar yerine, zarar edebildiğini savundu.

Türkiye’nin, nüfusuna göre yoğun bakım hasta yatağı sayısında Dünya birincisi olması ve yoğun bakım hasta yataklarının yüzde 60’ının özel hastanelerde bulunması üzerine konuşan ve özel hastanelerle ilgili ithamlarda bulunan Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal’ın sözleriyle ilgili, Manisa Özel Grandmedical Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Mümtaz Kahya açıklamalarda bulundu. Başhekim Kahya, Ünal’ın, “Türkiye’deki yoğun bakım yataklarının yüzde 60’ı özel hastanelerdedir. Özeldeki yoğun bakım yatağı sayısının kamu hastanelerinden fazla olması, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmüş şey değil. Yoğun bakım hizmetleri yüksek maliyetlidir ve SGK bu masrafı karşılıyor. Özel hastanelerin yoğun bakım servislerinin en az yarısı, SGK’dan para almak için kurulmuş” sözlerine karşın, özel hastanelerin, yoğun bakımda yatan hastalardan ücret farkı alamadığını vurgulayarak, yoğun bakımdaki hastaları uzun süre boyunca yoğun bakımda yatırmanın, “akıl karı olmadığını” savundu.

“İDDİALAR, MANİSA İÇİN ASILSIZDIR”

Manisa Özel Grandmedical Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Mümtaz Kahya, “Son zamanlarda, özel hastanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) para alabilmek için hastaları yoğun bakımda gereğinden uzun süre tuttuğuna ve böylelikle devleti zarara uğrattığına yönelik yapılan iddialar, hem çalışmış olduğum özel hastane, hem de Manisa geneli adına, asılsızdır” dedi. Manisa’da, SGK’dan para alabilmek adına, yanlış ve hukuka uymayan işlemleri yapan hiçbir hastanenin olmadığını düşündüğünü dile getiren Başhekim Kahya, “İstanbul gibi metropollerde, Prof. Dr. Ünal’ın iddialarındaki gibi, birtakım aldatmacalarla devletten fazladan para almak isteyen özel hastaneler var olabilir” diye konuştu. SGK ve Sağlık Bakanlığı tarafından, özel hastanelerin yoğun bakım ünitelerinin düzenli olarak denetlendiğinin altını çizerek, hem kesilen faturaların, hem de yatan hastaların, her daim devletin ve hastanelerin sisteminde kayıtlı olduğunu ifade etti.

“TEDAVİ İÇİN GEREKEN ŞEYLERİN FİYATI DEĞİŞTİ, SGK’DAN ALINAN PARANIN FİYATI 5 YILDIR AYNI”

SGK’nın, özel hastanelerin yoğun bakımda yatan hastaları için 3 farklı ödeme paketi uyguladığını vurgulayan Kahya, “Hafiften ağıra doğru olmak üzere, birden üçe kadar seviyelere ayrılan hastalarımız var. Devlet bize, birinci seviye hastalar için günlük 250 TL, ikinci seviye hastalar için günlük 450 TL, üçüncü seviye hastalar için ise günlük 850 TL ödeme yapıyor” şeklinde konuştu. Kahya, özel hastanelerin yoğun bakımlarında yatan hastalara, SGK tarafından ödenen ücretin, 5 yıldır değişmediğine dikkat çekerek, “5 yıl içerisinde ilaç fiyatları başta olmak üzere, tedavi için gereken tüm masrafların ücretleri arttı. Ama SGK’nın bizlere hastalar için ödediği ücret sabit kaldı” dedi. Herhangi bir seviyedeki bir hastanın, bir başka seviyede hasta olarak gösterilmesinin de mümkün olmadığına vurgu yapan Kahya, hangi hastanın hangi seviyede olacağının, çeşitli kriterler çerçevesinde belirlenmiş olduğunun altını çizdi.

“YOĞUN BAKIMDA YATAN HASTALAR, KARDAN ÇOK, ZARARA SEBEP OLMAKTALAR”

Yoğun bakımda yatan hastaların tahlillerinin günlük olarak tekrar tekrar yapıldığını dile getiren Kahya, “Örneğin, bir hastaya 5 diyaliz yapılması gerekiyorsa, SGK tarafından yalnızca 3 diyalizin ücreti karşılanıyor. Ya da kan bankasından aldığımız 200 liralık kanın, yalnızca 60 lirasını devlet karşılıyor. Günlük olarak 6 ünite kan verdiğimiz oluyor ve hal böyle olunca, SGK’dan alınan günlük paranın kardan çok, zarar ettirdiği açıkça ortaya çıkıyor. Bu nedenle, SGK’dan alınan parayla kar elde edilmesi oldukça mantıksız” dedi. Kahya, SGK’nın karşılamadığı ücretlerin gerektiği hizmetleri, özel hastanelerin kendilerinin karşıladığını ve bu hizmetlerin, gerek insani, gerek de etik açıdan aksinin gerçekleştirilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Yoğun bakımda yatan hastaların yaklaşık olarak yüzde 20’sinden zarar ettiklerine dikkat çeken Kahya, yoğun bakımdan ettikleri zararı, ne hastalara, ne hasta yakınlarına, ne de devlete yansıtmadıklarını belirtti.

“EVLERDE YA DA MAHALLELERDE, YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNİN OLUŞTURULMASI GEREKİYOR”

Çalıştığı hastanede toplamda 102 yatak olduğunu dile getiren Kahya, “Yataklarımızın 40 tanesi, 30’u yetişkin, 10’u da yeni doğan olmak üzere, yoğun bakım hasta yatağı. Geri kalan yataklarımız ise normal servis odalarındaki hasta yataklarımız” diye konuştu. Kahya, Türkiye’nin yaşlı nüfusunun giderek artış gösterdiğini belirterek, yaşlı nüfusun Alzheimer gibi, bakıma muhtaç hale gelmelerine neden olan hastalıklarla mücadele ederken, yoğun bakım ünitelerinde kalmalarından dolayı, yoğun bakım yataklarında sürekli bir doluluk yaşandığını savundu. Hastane olarak, yoğun bakım servislerine, sağlık durumu iyiye gidebilecek ve “yoğun bakımı uzun süre meşgul etmeyecek” hastaları almayı tercih ettiklerini vurgulayan Kahya, “Yoğun bakımlardaki boş yatakları 112 görebiliyor ve 112, ihtiyaç olduğu zaman hastaları bizim kontrolümüz dışında hastanemizin yoğun bakımına getirebiliyor” şeklinde konuştu. “Yoğun bakımlardaki doluluk oranı sorununun çözülebilmesi için, Sağlık Bakanlığımızın önderliğinde, Alzheimer hastası gibi, bakıma muhtaç olan yaşlı hastalar için, mahallelerde ya da evlerde, yoğun bakım ünitelerinin oluşturulması gerekiyor” diyen Kahya, ancak bu şekilde, yoğun bakım hasta yataklarını, “gerçekten” ihtiyacı olan hastaların kullanabileceğini ve doluluk oranının azaltılabileceğini savundu.

Editör: TE Bilişim