Hafta sonu Aslan'la Kartal'ın hüzünlü geceleri olurken Kanarya bülbül gibi öttü. Ziraat Türkiye Kupası'nda önce Galatasaray, sonra da Beşiktaş veda etti. Fenerbahçe Vadofone Arena'da Beşiktaş'a Hollandalı yıldızın golü ile ilk yenilgiyi tattırdı. Türkiye Kupası'nda son sekize kaldı.
Pazar günü keyifsizdim. Galatasaray kupada elenmişti. Büyükşehir'in maçına gidemedim. O da patlama yapmış yeni hocası ile. Dünkü yazım için gazeteme uğradım. İşimi bitirdim. Beşiktaş-Fenerbahçe maçına 3 saat var. Oğlum Gökhan'a "Beni Anıt'a Sofra Levent'e götür" dedim. Gittim, Levent, Hayri ve Uğur ile sohbet ediyorum. Levent "Başkan levhanın yerini değiştirdim" dedi. Ben de "Doğru yapmışsın" dedim. Geçenlerde İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün'e ziyaretinde ben de bulunmuştum. İzmirli meslektaşların büyük başkanın hizmetlerinin gözle görülür farklılılk yarattığını ifade ettikten sonar Anıt'ın yanındaki bir levhanın görüntü kirliliğinden bahsettiler. Başkan Ergün de "O yer kardeşimin arkadaşının" diyerek beni gösterdi. Ben de "Levent'e söyler levhanın yeri değişir" dedim. Sofra Levent'e söyledim "Tamam" dedi. Pazar günü levhanın yerini değiştirdiğini söylüyordu Levent. Başkanın Ergün'ün bilgisine. Anıt'ta birşeyler yiyorum. Sizin anlayacağınız erken finalin saatine kadar kendimi oyalıyorum. Anıt'ın oraya gelirken oğlum Gökhan Fenerbahçe turu geçer dedi. Gökhan fanatik Galatasaray'lıdır. Neden? Dedim. Fenerbahçe büyük maçlarda iyi oynuyor. Bir Şenol Güneş'in şansı Fenrbahçe'ye tutmuyor. Dedi. Benim Karaköy'deki iddia bayinin yöneticisi Mehmet'i aradım. "Beşiktaş-Fenerbahçe maçının bahis oranları ne?" dedim. Mehmet de "Beşiktaş 1.85, Fenerbahçe'ye 3 veriyor" deyince, "Benim için yüz liralık Fenerbahçe için oyna. Kaybederse yarın gel 100 liranı al" dedim. Böylece bu maç için bahis oynamış oldum. Gönlüm Beşiktaş'tan yanaydı. Bir gün önce Galatasaray'ın elenmesini içime sindiremiyorum. Beşiktaş'ın tur atmasını arzuluyorum. Bu yolda yüz liram feda olsun diye düşünürken telefonum çaldı. Arayan Hasan Eryılmaz'dı. Nerede olduğumu sordu yerimi söyledim. Bana "Oradan ayrılma Aydın Besen'i arayacağım, maçı beraber izleyelim" dedi. Ben de yemeyi içmeyi kestim gelmelerini bekliyorum. Bir baktım Yaşar Coşkun hocam çiçekçi Uğur'la karşımda.Yaşar hocam belediye takımlarının maçlarını izlemiş gelmiş. İkisi de benim gibi Galatasaraylı. Elenmemizin üzüntüsünü paylaştık. Hepimizin gözü bir an önce Beşiktaş-Fenerbahçe maçının başlamasında. Yaşar hocama bu maç için Fenerbahçe üzerinden bahis oynadığımı söyledim. Kazanabileceğimi ifade etti. Kendileri ile vedalaşıp Hasan Eryılmaz, Aydın Besen, İsa Özdemir ile birlikte İzmir'e gittik. Hasan Eryılmaz bizi Bornova girişinde solda yeni açılan bir yere götürdü. Televizyona yakın bir masada oturduk. Aydın Besen koyu Beşiktaşlı. Tribünler dolu. Başladık Beşiktaş-Fenerbahçe maçını izlemeye. Maçın gergin geçeceği belli. Her iki takımın futbolcuları oyundan çok birbirleri ile didişiyor. Hakem Ali Palabıyık iyi niyetle oyun başında, futbolcuları ikazlarla idare etmeye çalışırken ipin ucunu elinden kaçırdı. 41.dakikada olanlar oldu. Fenerbahçe'nin Hollandalı yıldızı Van Persie profesyonelliğini göstererek Tosıc'i oyundan attırdı. Hakem belki de hayatının en büyük hatasını yaptı. Kararında acele davrandı. Ortalık karıştı. Ali Palabıyık ikisini de atması gerekirdi. Ondan sonar futbol adına tam bir rezalet yaşadık. Hakemin atması gereken Hollandalı yıldız ikinci yarıda ofsayt şüphesinin olduğu oğlum Gökhan'ın değil dediği pozisyonda golü atıp Fenerbahçe'nin turu geçmesini sağlayan golü attı. Ben bahsi kazanmıştım. Hemen Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün'ü aradım, "Gün ve gecenin mutluluğu sende" diye espri yaptım. Gerçekten öyleydi. Büyükşehirspor'da iki branşta galip gelmişti. Bir de üstüne Fenerbahçe'nin tur galibiyeti. Başkan Cengiz Ergün için bundan güzel ne olabilir? Bundan iyisi eskilerin deyimi ile Şam'da kayısı.
Gelelim şimdi Galatasaray'ın elenmesine. Üst üste 3 yıl kupa şampiyonu Galatasaray kupaya veda etmeyi Başakşehir karşısında kaleyi Cenk'e teslim etmekle kafasına koymuş. Finalde oynasan koyacak mısın Cenk'i? Bu maçta erken final. Maçın başında Sneijder sakatlanınca Aslan'ın beyni gitmiş oldu. Galatasaray'ın ilk yediği gol ofsayt. Emre'nin dirseği direk kırmızı kart. Mete Kalkavan'ın yönetiminde bunlar olurken talihsiz bir gol daha yedi. Galatasaray'da ikinci yarıda Eren'in golü uzatmalarda geldi ve Galatasaray kupaya veda etti. Oynadığı futbolla da kahır mektubu yazdı. Akhisar karşısında süratli futbolundan eser yoktu. Demek ki Akhisar o gün Galatasaray karşısında sahada gezinmiş. Galatasaray da bize yalancı baharı sunmuş. Ancak bu maçta Başakşehir'in oyun stili belliydi. Tek maçlık sonucunun neler getirip neler götüreceğini bilerek oynadı. Galatasaray'da bu maçta talihsizlikler yaşadı. Topun sevmemesi kadar hakem Mete Kalkavan'ın kararları da etkili oldu. Podolski'nin 2. dakikadaki şutu üst direkte patladı. Fener maçında kuzu kuzu sahada gezinen Emre bu maçta hırslı oynadı, dirsek attı. Sarı ile kurtuldu. Hareket kırmızının babasıydı. 10 kişilik Başakşehir o zaman ne yapardı diye de düşünülebilir. Bana gore kupaya veda eden Galatasaray bu haliyle Süper Lig'de de birşey yapamaz.