15 Temmuz gecesi Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden döndü. Devlet kadrolarına sızmış darbeciler teker, teker ayıklanıyor devlet kararlılıkla arındırılmaya çalışılıyor, finans kaynakları çökertiliyor, bunda herkes müttefik. Arada kurunun yanında yaş da yanar misali, yanlışlar olabiliyor ama yanlış hesap Bağdat'tan döner diye herkes şimdilik adalete güvenerek sonucu bekliyor. Bazen tersi de olabiliyor, kurular da yaşların arasına sızabiliyor, ama artık adalete güven duyulmaya başlandığını gözlemliyoruz ve bu güvenin boşa çıkmamasını umut ediyoruz.
Bir aydan fazladır, ciddi haber kanalları her akşam devletteki bu kirlenmenin altını, üstünü ortaya döküyor. Bilmediğimiz, üstü örtülen, sümen altı edilen neler var, neler yok öğreniyoruz. Bunları ortaya dökenlerin kimilerinin görevli oldukları ayan beyan seziliyor. Kimileri ise cesaretle ve kararlılıkla üstüne, üstüne gidiyorlar. Kimi zaman ihanet, kimi zaman, ihmal, kimi zaman saflık derecesinde iyi niyet, kimi zaman da siyasi çıkarlar uğruna nelere göz yumulduğu birer birer saçılıyor etrafa. Umarım sadece medyada değil adliyelerdeki soruşturmalarda da bu gerçekler dökülüyordur ortalığa. Kamuoyunun beklentisi de umudu da bu yöndedir.
Umarım ve temenni ederim ki; araştırmalar, soruşturmalar derinleştikçe gerçekler de birer, birer çıkar ortaya. Bir zamanlar bu kumpas davaları sürerken "Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diye bir söz edilmişti. Asıl şimdi yüce Türk milleti hiçbir şeyin üstü örtülmeden bağırsakların temizlenmesini bekliyor. Ordudan, mülki idareden, emniyetten, adliyeden, kurumlardan atılan binlerce kişi ne zaman ve kimler tarafından devlete sızdırılmıştır? Referansları kimlerdir? 15 Temmuzdan sonra bile kilit görevlere getirilenlerden açığa alınanlar, hatta tutuklananlar oldu, bu nasıl bir istihbarat zaafıdır? Yüce milletimizin bunları bilmeye hakkı vardır.
FETÖ'ye finans kaynağı sağladıkları gerekçesiyle yüzlerce şirkete baskınlar yapıldı, kimilerine el konuldu, kimilerine kayyımlar atandı. Yüzlerce işadamı gözaltına alındı, çoğunluğu tutuklandı. Yanlış kanaatlerle, asılsız jurnallerle gözaltına alınanlar varsa onların tez günde hürriyetlerine kavuşmalarını dilerim, ama dibine kadar örgüte bulaşmış olanlara da aman verilmemelidir. Bu kadarla da yetinilmemelidir, yerden mantar gibi biten, kısa sürede haksız rekabete dayalı büyüyen, sermayesinin kaynağı şüpheli, geçmişi, kökü olmayan şirketler ve işletmeler, ekonomik hayatı tedirgin etmeyecek bir yöntemle araştırılmalı, soruşturulmalıdır. MASAK çalışıyor, emniyet çalışıyor ama yetmez, belediyelerden, kurumlara, hatta askeriyeye kadar mal ve hizmet alımları, ihaleler soruşturulmalıdır. Kimler, hangi ihalelerde kimlere aracılık etmiştir? Kimler kayırılmış, kimlere hangi ballı kaymaklı ihaleler verilmiştir? Bunların da örgüt bağlantıları ortaya çıkarılmalıdır kime ve nereye dokunursa dokunsun, korkmadan üstüne gidilmelidir. TV konuşmacılarının çoğu Sayın Cumhurbaşkanının bu konudaki kararlılığına methiyeler düzmektedir ama aynı şekilde aşağı doğru inildikçe bu kararlılıktan sapmalar olduğunu da söylemektedirler. Buna fırsat verilmemelidir.
Tüm bu mücadele yapılırken en dikkat edilmesi gereken husus, asılsız ihbarlar ve yanıltıcı bilgilerden uzak durmak gereğidir. Yapılan yanlışlar mücadeleyi sulandırmaktan, kamuoyunun güvenini sarsmaktan başka işe yaramaz. En önemli hususlardan biri de mücadeleyi magazinsel boyuta taşımamaktır, yoksa sulandırırsınız. Yok efendim, birbirlerine dargın olan Sayın Cumhurbaşkanı ile Barolar Birliği Başkanı el sıkışmışlar da, sarayda toplanmışlar da, kimileri de bu olayı magazin boyutuna taşıyıp işi sulandırmaktadırlar. Bu buluşma 15 Temmuz felaketi karşısında ortaya çıkan toplumsal mutabakatın bir sonucudur ve Yenikapı ruhu adı verilen milli birlik uyanışının bir tezahürüdür ve olması gereken de odur. Farklılıklar farklı mecralarda gene olabilir, bunda bir beis yoktur.
Bu kadar ciddi işlerle uğraşılırken magazincilere çanak tutarcasına yeni bir haber çıktı. FG plakalı araçların plakaları değiştirilecekmiş ve bu plakaları taşıyan kişiler soruşturulacakmış. El insaf, birincisi plakalar aracın trafiğe çıktığı gün sıra hangi harf gurubuna gelmişse ona göre veriliyor. Trafikte tanıdığınız varsa, çıkma plakalardan size alternatif sunabiliyorlar, ya da sırası yaklaşmışsa bir ayrıcalık tanıyıp ileriki guruplardan verebiliyorlar. Çoğunlukla da bu işleri araç sahipleri değil trafik takipçileri yapıyorlar.
Eğer trafikte direksiyonda hanım bulunan FG plakalı bir araç görürseniz bilin ki adı Figen'dir. Pencereyi açıp "günaydın Figen Hanım" derseniz yüzde doksan yanılmazsınız. Ya da insanlar genellikle isimlerinin baş harflerini plakalarında taşımak isterler. Ferhat Göçer, Fatih Güven, Faik Gümüş, Füsun Genç v.s gibi. Bir de tabi ki meşhur Fatma Gül'ümüz vardı dizi kahramanımız.
Umarım bu haber doğru değildir. Asparagas olsa bile bu kadarı da konuyu magazinleştirmeye yetti. Ahmet Hakan bile bugünkü köşesinde Ferhat Göçer'e uyarıda bulunuyor, "sen en iyisi soyadını Özgöçer olarak değiştir" diye. Sormak lazım. Bu kadar olan bitenden sonra Fatma Gül'ün suçu ne?
Kalın sağlıcakla