Geçen Çarşamba günü Türk futboluna çeşitli dönemlerde damga vuran, çıkardığı genç futbolcular ile bir dönemin milli takım iskeletini oluşturan Ersun Yanal Manisa’daydı. Başarılı hoca MCBÜ Spor Bilimleri Fakültesi öğrencileri ile güzel bir söyleşi gerçekleştirdi. Açıkçası büyük bir merak ile gitmiştim Süleyman Demirel Kültür Merkezine. Ersun Hoca bana göre inişleri çıkışları çok olan bir hoca. Yani ya çok başarılı işler yapıyor ya da dağlara taşlara vuruyor. Trabzonspor serüvenlerinin pekte başarılı olduğunu söyleyemesem de Fenerbahçe’ye yasattığı şampiyonluğu da unutmamak lazım. Nisan ayında gelen şampiyonluk hala sarı lacivertli taraftarlarının aklında duruyordu. Ersun hoca bilime önem verdiğinden yaptığı sunumlarda rakamlarla Türk futbolunun ne kadar aciz bir durumda olduğunu anlattı. Avrupa’nın en yaşlı ligi Süper Lig olduğunu ifade etti. Sporcu yetiştirmede ne kadar geri kaldığımızı ve bir politikamızın olmadığı ifade etti. Ersun hocaya katılmamak elde değildi. Açıkçası gençlerimiz spor yapmaktan uzaklaşıyordu. Artık Beden eğitimi dersleri sınavlara hazırlık dersi olmuştu. O toprak sahalarda futbol oynayan gençlik yerine oyun konsollarına yönelen bir gençlik vardı. Bu tabloda da futbolcu yetiştirmenin zor olduğu aşıkardı. Gerçekten keyifle dinledim. Tablo acıydı. Ve derhal Devletimizin spor politikası geliştirmesi gerekliydi. İlkokuldan başlayan bir sistem ile çocuklarımızı spora teşvik etmeliyiz. Bu yüzden devletimizin bir an önce adım atması lazım. Spor kültürünü yerleştirmeden elde edilen başarıların gelip geçici olduğu bir gerçek. 

YARIŞMACI OLUNCA İŞ DEĞİŞİYOR 

Söyleşiden çıktıktan sonra Ersun Hocanın bilgi birikimine hayran kalmıştım. Ama kendi kendime sorular sormadan da edemedim. Ersun hoca gayet güzel bir şekilde Türk Futbolunun röntgenini çekti. Ama en son Trabzonspor macerasını da unutmamak lazım. Aldırdığı yabancıların çoğu karavana çıktı. Ján Ďurica gibi 35 yaşında ki bir oyuncuyu transfer etti. Bu gerçekleri bilip de bu yanlış adımları nasıl atar insan diye düşündüm. Yarışmacı takım olmanın verdiği dezavantajlar olsa gerek. Yoksa insan bildiği dalı böyle kesemez.