Bedeli, bir boeing uçak etmese de bir okul parasına şenlik yapacağız.

Tam olarak 2 milyon 200 bin lira harcayacak ve 476. yılında adını defterlere uluslararası olarak yazdırdığımız Mesir'in şanına şan, şöhretine şöhret katacağız yine!
UNESCO'ya girmeyi hak ettiğimiz şeyin, tarihler öncesinden gelen orijinal hikayeden olduğunu değil de bizim ‘uydur uydur yap' şenliklerimizden kaynaklandığını düşünüp hava atacağız, gurur duyacağız kendimizle.
Okul yapılacak, hastane donatılacak parayı kocaman bir hayal kırıklığına kaptırdığımız yetmiyormuş gibi Manisa esnafının siftahını da konu komşu illerden toplanıp gelen seyyara bırakacağız.
Demiyorum ki "Kutlanmasın, şenlik yerine yas tutulsun"… Ama aç kalmış, açıkta kalmış yanlarımızı örtmeye kullanmak için kıyamadığımız paraları, her yıl bir öncekinden daha da kalitesizleşen zorlama gösterilere de harcamayalım.
Neden? Yazık edilen kocaman bir şehrin parası da ondan!
Arıtma tesisleri, çöp depolama alanları, hastaneler, okullar, doğaya dost enerji santralleri, hayvanlara modern bakım merkezleri yaptığında sevinemeyen yurdum insanına şirin gözüken tek hizmetin şenlikler, festivaller olması da ilginç ama bu şenlikleri ‘ne verirsen yer' değil ‘ne yaparsam daha çok sevinir' mantığıyla kurgulamak aslında hikayenin kahramanlarının kalitesidir; sanmayın ki bugüne dek ne verilse yiyen, üstüne bir de alkış kıyamet düz gidenlerin kabahati… Onların kabahati olsa olsa minnettarlıkları, alçak gönüllülükleridir.
Tam olarak dört yüz yetmiş altıncı kez tekrarlanacak bir tarih sahnesine ‘Motor!' diyecek yönetmenin yorgunluğunu anlıyor, çaresizliğine göz yumuyor, daha da kötüsü izleyenlerin bıkkınlığına nasıl bir heyecan katılır bilmiyorken; reyting kurbanı olmaya şimdiden boyun uzatmayı reva da görüyorum aslında.
İlle o paralar dökülecek, o şenlikler ısrarla yapılacaksa; sorunu bulup çözümünü bilmeyenlerden olmamak için bir şenlik hayali kurmam da gerekecekse;
görsel ve işitsel etkinliklerin yaratıcı kadrosunda değil, sorunların tespiti ve ortadan kaldırılması için öneride bulunacakların arasında olmak istiyorum.
Liste uzun… Liste, neye göre/ kime göre eleştirilebilir… Liste uzatılabilir ama kısaltılamaz…
-Ulupark, sevgi yolları, Fuar Merkezi ve çevresinde ne idüğü belirsiz pazar mallarının satılması engellenmeli.
-Seyyar arabalarda kokoreç, köfte, gözleme gibi ürünlerin korsan satışı toptan yasaklanmalı. Su dahil her türlü içecek ve yiyecek satışının vergi mükellefi olan Manisalı esnaf tarafından yapılmasına olanak sağlanacak bir düzen kurulmalı.
-Satışı serbest bırakılacak ürünlerin Mesir geleneğine uygun olarak seçilmiş yahut Manisa temalı olması yönünde standart getirilmeli. Sokakta ürün satışı yapması izin verilen kişi/kişilerin tarihsel dokuya uygun kostümler giymesi sağlanmalı. Özellikle bağırarak satış yapmak yasaklanmalı.
-Şenlik haftasına özel güvenlik ve temizlik ekiplerinin sayısı artırılmalı.
- Şenlik için yurtiçi ve yurtdışından gelecek misafirlerin barınacakları yerlerde ve şenlik sırasında sokak ve caddelerde yalnız bırakılmaması sağlanmalı, şenlikten zevk alabileceği etkinlikler sadece kortej yürüyüşü ve gala yemeği ile sınırlanmamalı.
- Kortej yürüyüşünde siyaset, bürokrat hakimiyeti kurmak yerine ve hatta dizginlenemeyen atların korktuğu her halinden belli olan seyislerini heybetli padişahlarmış gibi göstermeye çalışmak yerine akıcı bir görsellik sunacak formüller bulunmalı.
- Hafsa Sultan'ı canlandırsın diye tomarlarca binlikler saçılan ünlü oyuncu arayışına geçen yıl olduğu gibi bu yıl da gerek duyulmamalı. Geçtiğimiz yıl cami bahçesinden halka arz edilen tiyatro oyuncusunun heybetini bugüne dek ayıptır söylemesi Hülya Koçyiğit bile verememişti, bilinmeli.
-10 yerine 5 olsun, 5 olacağına 1 olsun ama konser faaliyetlerimizin kalitesi yüksek tutulmalı. İlkokul müsameresi tadındaki etkinliklerin kuru kalabalık yaratması ve etkinlik sahiplerinin aile bireylerinden başka kimseyi pek de ilgilendirmediği unutulmamalı.
-Sembolik olarak yapılması zorunlu olan etkinliklerde sembollerin içinin boşaltılmamasına özen gösterilmeli. Neyse ki son yıllarda boş kazanlar yerine içi mesir macunu dolu kazanlar kullanılıyor karma töreni ve kortej yürüyüşlerinde.
-Sadece göz aşinalığı yarattığı için gözümüze güzel gelen etkinlikler bir bir tespit edilip, toptan çöpe atılmalı.
-Şenlik haftası süresince, Manisa sokaklarında bir şenlik yaşandığını unutturmamak için küçüklü büyüklü farkındalıklar yaratmaya çalışılmalı. Örneğin ana arterlerde her sokak başına Osmanlı macunu satan kostümlü bir amca, saraydan kaçıp sokaklarda dolaşan bir sultan, kılıcını kınından çıkarmış bir şehzade, talim yapan yeniçeri gibi figürler yerleştirmek, memnuniyeti artıracağı gibi Manisa esnafının da işini kolaylaştırabilir.
Her ne kadar herkesin düşünüp bir o kadarının karnından konuştuğu şeyleri yazsam da, birileri "Destur de be kadın…" demeden bitiriyorum. Devamını seneye yazarım.