Liselere Giriş Sınavı geçtiğimiz cumartesi günü gerçekleştirildi. Sınav sisteminin değiştirilmesiyle sıkıntılı bir süreç yaşayan çocuklara maratonun finali bir tokat gibi çarptı. Sınavın sayısal bölümü olan ikinci oturumdan çocuklar gözyaşlarıyla çıktı. Büyüklerimizin açıklamalarına göre sınavsız, stressiz, adil bir sınav olacaktı ama tam tersi gerçekleşti. Herkesi perişan eden bir sınav yaşandı. 

Herkesin hemfikir olduğu, sınavın zorlayıcı olacağı, belirleyici kritik soruların bulunacağıydı ama, bunu tek dersten matematikte yaparak öğretmenlerin bile çözerken kafa yorduğu sorularla öğrencileri sınava tabi tutmak neyin mantığıydı? Hadi bakalım bu çocuklara, önümüzdeki yıl sınava girecek çocuklara bunu izah edin. Bir yıl önce sınav yapıyorsunuz 17 bin birinci çıkıyor, bir yıl sonra bir başka sınav yapıyorsunuz herkeste hayal kırıklığı. Bu yaştaki çocuklara, bunu anlatmak mümkün değil. Milli Eğitim Bakanlığı'nın tutarsızlığı bu dönemki nesle öyle bir perisanlık yaşattı ki, başarısız olanın, kendileri değil, sistemin olduğunu onlara nasıl anlatırız bilemiyorum ama yine de bunun böyle olduğunu çok iyi izah etmeliyiz. 

Kimi ilkokuldan, kimi ortaokuldan bu yana 135 dakikalık sınav için yıllarca hazırlanan çocuklar çocukluğunu yaşayamadı. Veliler maddi manevi gücünü, vaktini yıllar boyu, çocuklarının gireceği sınava harcamadı. Peki karşılığında ne aldı, hayal kırıklığı. 

Bakın Abbas Güçlü bu durumu nasıl anlatıyor; "LGS'nin kalıcı olması mümkün değil. Daha önceki sistemler gibi muhtemelen gelecek yıl, o da çöpe atılacaktır. Olan da, bu yıl sınava giren öğrencilere olacak! Fen ve Nitelikli anadolu liseleri ile meslek liseleri ve imam hatip liselerine, aynı sınavla öğrenci almanın mantığını anlamak mümkün değil. Özel statülü okullara, o okullara girmek için, belli bir not ortalamasının üzerindeki öğrenciler girer ve onlar kendi aralarında yarışır, diğerlerinin moralleri de altüst edilmez. Bu eskiden böyleydi. Fen lisesine giremek isteyen öğrencilerden Türkçe, Matematik ve Fen dersleri ortalamasının 5 üzerinden 4 olması istenir, buna da kimse niye böyle demezdi! Onlara istediğiniz gibi zor soru da sorsanız, itiraz eden olmazdı ama mahalledeki liseye gidecek öğrenciyi böylesine şoka uğratmaya ve 'senden hiç bir şey olmaz' duygusu yaşatmaya, ne vicdanen, ne de pedogojik olarak hiç kimsenin hakkı olmamalı!" 

Ben de aynı düşüncedeyim önümüzdeki yıl bu sistem olmaz. Hemen her yeni uygulanan sistemde bir neslin kurban edildiği, ama bu seneki neslin tamamen bitirildiği bu yılki sistem rafa kalkar. Denedik olmadı mantığıyla yeni uygulamalar getirilir. 

Daha ilk andan nitelikli-niteliksiz diyerek sınıflandırdığınız öğrencileri deneme tahtası yapmaya hakkınız olmadığını ne zaman anlayacaksınız? Sürekliliğin sağlanması en elzem olan eğitim sistemiyle çocuk oyuncağı gibi oynamayı ne zaman bırakacaksınız? Pırıl pırıl zekaya sahip çocukları maraton yarışına sokmadan güzel okullarda, kaliteli eğitimi almasını nasıl sağlayacaksınız? En önemlisi hem çocukluklarını yaşayacakları hem de ailesine ve ülkesine faydalı vatandaş olarak yetişecekleri eğitim sisteminde ne zaman istikrar sağlayacaksınız? 

Umudum, çocuklarımızın gözlerinden sınav stresi nedeniyle bir damla yaş bile akıtmayacak günleri yaşamak.   Doğru kişiler, doğru sistem ve doğru kararlar buna yeter. Hayatın içinde yer alacak mutlu nesilleri yetiştirmek çok zor değil.