Yaz aylarında Çeşme’de tatil yaparken akşamları katıldığım dost sohbetlerinde Sakız Adası’nı dinliyordum. Bir türlü gitmek mümkün olmadı. Oğlum Gökmen’in Yunanistan vizesi olumlu çıkınca 6 Mayıs’ta Sakız Adası’na gitmeye karar verdim. Sabah 08.00’de limanda olmam gerektiği için bir gün önce Levent Gönül’ün Boyalık’da ki otelde kalmaya karar verdim. Oğlu Mert’le programı yaptım. Gideceğim hafta Levent Gönül aradı. Özel bir günü olduğunu belirterek otelde yerimin hazır olduğunu bildirdi. Oğlu Mert’i sordum. Onun da İspanya’da eşi ile birlikte olduğunu öğrendim. Aylar önce yaptığım program bozulmuştu. Cuma’dan Çeşme’ye gitmenin bir anlamı kalmamıştı. O gece Bayram Ali Baylan’ın oğlu evleniyordu. Gelemeyeceğimi bildirmiştim. Ama içim rahat değildi. Sosyete dürümcüsü Mehmet’e “Cumartesi günü işin yoksa beni erkenden Çeşme’ye götürür müsün?” dedim. “Ne demek başkan beraber gideriz” dedi. Cuma akşamı Bayram Ali Baylan’ın mutlu gecesine oğlum Gökhan ile katıldım.Cumartesi de Çeşme’ye, oradan da feribotla Sakız adasına geçtim. Yirmi dakikalık bir mesafe Çeşme - Sakız Adası. Bu arada Rıfat Uygur’un da yeğeni Mert’le Sakız Adası’na geleceğini öğrendim. Aradım. Benden sonraki seferle Sakız’a geldiklerini teyit edince keyfim yerine geldi. Sakız Adası’nda keyifli bir gün geçireceğimi düşünmeye başladım. Limanda bekledim geldiler. Sakız Adası bizim eski Foça gibi. Sahili onu andırıyor. Kahvaltı yapacak bir yer bulduk. Denize karşı. Karşımızda 3 bin turist getiren gemiyi seyrediyoruz. Bu arada vakit geçirmek için Sakız Adası turuna yazıldık. Sahilde dolaşıyoruz. Mağazaların birine girip çıkıyoruz. Marka mağazalarda fiyatlar dünyanın her yerinde olduğu gibi. Rıfat Uygur’a “Bunların hepsi Türkiye’de var almaya değmez” dedim. Beraberce güzel bir günün başlangıcını yaşıyoruz. Sakız  Adası’nda Türkçe konuşanların sayısı fazla ürün satan mağazalar Türkçe bilen tezgahtarlar çalıştırıyor. Sakız’ın peyniri ve reçellerine bakıyoruz. Rıfat Uygur ve yeğeni Mert alışveriş yapıyor. Hava güzel. Tur vakti geldi. Onu da yarın yazacağım.