Seçim yaklaştıkça. 

Çalışmalarda hız kazandı. 

3’lü, 4’lü ittifakların 

Milletvekili adayların resimleriyle 

giydirilmiş araçlar, 

Son ses müzikle cadde, cadde. 

Sokak, sokak dolaşıyorlar. 

Şehirde ne kadar, park, bahçe, 

boşarsa ve boş işyeri varsa, 

Bir bakmışsınız, seçim bürosu oluvermiş. 

  

Ana cadde, yeşil alan. 

Meydan, seçim standı ve çadırları için 

En uygun yerler. 

Partililer en iyi yeri kapmada 

Erketedeler! 

Kim aynalı yeri kaparsa, 

Rakiplerinden daha göz önünde oluyor. 

İşte kavga da bu yüzden baş gösteriyor. 

  

Adaylardan biri 

Üç beş metre bez parçası 

Dört direk, 20 metre ip ve 

Dört kazıkla kurmuş çadırını. 

  

İlçe belediye zabıtası 

Hemen bitmiş tepelerine. 

“ Bu çadır İmar mevzuatına aykırı” 

Sanırsınız, 

30 katlı gökdelen dikilmiş! 

Sanki tuğladan yığma kâgir bina! 

Sözüm ona betonarme karkas! 

Çelik konstrüksiyon Villa! 

  

Kepçe, dozer, silindir, vinç 

Grayder, damperli kamyonlar 

Tam tekmil çadırın önünde. 

  

Zabıta kararlı. 

Gözü pek! 

Belli ki kar suyu kaçmış kulaklara. 

“ Ne pahasına olursa olsun o çadır kalkacak oradan” 

  

Emir, demiri keser. 

İlkin, ortalığı kesti zabıta! 

Sonra elin de çakıyla, ipi. 

  

İplemedi, Yüksek Seçim Kurulu 

Kararı ile Valilik izinlerini. 

Söz konusu, “ İmar mevzuatı” 

  

Konu, 

İmar mevzuat olunca akan sular durur! 

Bulutlar gökyüzüne mıhlar kendilerini! 

Zabıta il                 e adaylar arasında 

“DİYALEKTİK “ kısadan kesildi. 

Kör bir bıçak, sözün ve demokrasinin ipini kesti! 

  

Şehrin yarısı, kaçak bina. 

Betona, tuğlaya, çeliğe geçmeyen kanunlar, 

Bezden ÇADIR olunca yasağa dönüşüyor! 

Her nedense ÇADIRLAR, 

Bu ülkede güç ve “tehlikeli” görülüyor. 

“GEZİ” olaylarından kalan bilinç altından mı 

Acep? 

Orada da, çadırlar, bir gecede 

“YERLE YEKSAN” edilmişti. 

  

Oysa, Orta Asya’dan 

At sırtında başladı, Akdeniz’e yolculuk. 

Dört nal, oba, oba geldik, Anadolu’ya. 

Kap, kaçak, baş sokulacak 

Bir ocaktı ÇADIR. 

  

Göçer konardık. 

Keçe, deri, kıllardan sık dokunmuş 

Çadırlarımız vardı. 

Sonra gösterişli “ OTAĞLARIMIZ “oldu. 

Otağlardan, 

1299 senesinde muhteşem imparatorluk doğdu. 

Bilemedik çadırlarımızın, obalarımızın kıymetini 

  

2018 senesinin mayıs ayında 

Bir el, bir çakı. 

Demokrasi çadırın ipini kesti. 

Çadır havaya uçtu. Demokrasi yere çakıldı 

  

Sonunda plastik jeton düştü! 

16 yıldır, “ İLERİ DEMOKRASİ “dedikleri. 

Meğer, 

“ÇADIR TİYATROSUYMUŞ’”