İSTANBUL Beşiktaş'taki bombalı saldırının şokunu Kıbrıs'ta Sümer Oral, Zafer Ünal ve Halim Sezici ile yaşadık. Ülkeye döndük, bir hafta geçmedi, Kayseri'deki Beşiktaş'taki benzer olayla karşılaştık. Üst üste ülkemizi derin yaralayan şehitlerimizi gözyaşlarımızla uğurladığımız sırada Başkent'te Çankaya'da sergi açılışına katılan Rus Büyükelçisi Andrey Karlov'un suikaste kurban gitmesi ile bir kez daha sarsıldık. Şok üzerine şok yaşıyorum.
Pazartesi akşamı evde Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçını izliyorum. Oğlum Gökhan aradı, "Baba Rus büyükelçisine suikast düzenlenmiş" dedi. "Ne zaman" diye sordum. "Biraz önce, haber kanalları veriyor" dedi. Maç kanalını değiştirdim. Oğlumun verdiği haber doğru. Döndüm yine kıran kırana geçen Fenerbahçe-Gençlerbirliği maçına devre olmak üzere bir kez daha aradı oğlum Gökhan. "Rus büyükelçisini vuranın polis olduğuna dair haberler geliyor" dedi. Devre bitince gelişmeleri öğrenmeye çalışıyorum, oğlum Gökhan'ın verdiği bilgiler doğru. Tam Türkiye-Rusya ilişkilerinde bahar havasının yaşadığı anda bu suikastin gerçekleşmesi iki ülkenin ilişkilerinden memnun olmayanların bir oyunu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Rusya'nın soğukkanlı davranışı iki ülke arasında olay sonrası görüşmeler, kurulan tuzağın işe yaramayacak boyutta ilerlediğini görüyoruz. Tür'ün Türk'ten başka dostunun yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Güzel ülkemizi bölüp parçalamak isteyenlerin acımasız taruzu ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Ertoğan'ın iki kıtayı 5.kez birleştiren Avrasya Tüneli'nin açılışında "Bu milleti bölemezsiniz" sözlerini bizleri acı günler yaşatan hainlerin duymasını istiyorum.Geçmişte bu senaryoları 1970-1980'li yıllarda yaşamış biriyim. Kardeş kardeşi birbirine düşürme oyunlarını nasıl aştıysak bugünleri de birlik ve beraberliğimizi koruyarak aşacağız. Bu kadar olaylar içinde ülkemizin kalkınması için Avrasya Tüneli gibi güzel eserleri de hayata geçirmeye devam ediyoruz. 3. havalimanı İstanbul'da 2018 yılında hizmete girmesi planlanıyor. Ülkemizin gelişmesi güçlenmesi emparyalist güçlerin elbette işlerine gelmiyor. Ortadoğu'da çizdikleri planlarını rahat hayata geçiremiyorlar. Bunun için ülkemizin üzerinden oyun üzerine oyun kuruyorlar. Başaramayacaklar. Rus Büyükelçisi Karlov'a yapılan suikast iyi irdelenmeli ve perde arkası aydınlanmalıdır. Tercüman Gazetesi'nde yıllar önce beraber çalıştığım Güneri Civaoğlu dün Milliyet Gazetesi'ndeki köşesinde ‘Suikastin Anotomisi' yazısı iyi bir analiz. Onun için Güneri Cıvaoğlu'nun bu yazısını köşeme taşıdım. Okumanızı tavsiye ederim.

SUİKASTİN ANATOMİSİ
RUS Büyükelçisi Andrey Karlov'a suikast sonrası bir yemekteydim.
Masamızda iki ülkenin başkonsolosluk mensupları vardı.
Yemek boyunca cep telefonlarımıza düşen mesajları paylaşıyorduk.

Bir ara...
Ertuğrul Özkök telefonunu uzatıp ekrandaki bir kimlik kartını gösterdi.
"Katil çevik kuvvet polisiymiş" dedi.
Masada ve özellikle iki diplomat konukta bu mesaj "şok" etkisi yaptı.
Diplomatlardan biri ayağa kalktı. Nazik bir dille "müsaade" istedi.
Katilin çevik kuvvet polisi olduğu haberiyle sarsılmıştı.
"Biz onlara canımızı emanet ediyoruz" yorumunu yapıp uzaklaştı.
***
Sanıyorum...
Suikastın planını yapanların amaçlarından biri de buydu.
Türkiye'de görev yapan 1000 dolaylarında diplomatın kafasına şu kaygıyı dayatmak:
"Türkiye bizi koruyamıyor... Polisi bile diplomata suikast tetikçisi olabiliyorsa..."
Dünyanın iki süper büyüğünden birinin bile korunamadığı ülke algısı üretmek karanlık tezgâhların lanetli projesi...
...........................
Büyükelçi Andrey Karlov "yanına koruma almadan" gezermiş.
Anlaşılan, katledildiği sergi açılışına da korumasız gelmiş.
Ancak...
Bu bir izah oluşturamaz.
Büyükelçilikler ve konsolosluklar bulundukları ülkede özel statüdedir.
Görev yaptıkları ülkede diplomatik misyonun yapıldığı binalar o ülkelerin toprağında sayılır.
İç koruma tamamen kendi güvenlik elemanlarıyla sağlanır.
Fakat...
Kapının önünden itibaren bulundukları ülkelerin güvenlik güçleri korumasındadırlar.
Yani...
Büyükelçi Karlov kendi korumalarıyla gelmemiş olsa bile Türkiye gizli servisi ve polisiyle suikastın yapıldığı mekânın içinde, büyükelçinin geldiği ve döneceği güzergâhta güvenliği sağlamalıdır.
Kapıda "polis kimlik kartını gösteren herkes" içeri giremez.
Girebildiğini varsayalım, büyükelçinin konuştuğu kürsünün arkasında yer alamaz.
Silahını çıkardığı anda, mekânda bulunan güvenlik mensupları tarafından anında etkisiz hale getirilmelidirler. Ayrıca, katilin sağ ele geçirilmesi gerekirdi ki konuşturulabilsin.
Bunlar elbette devletin ilgili kurumları tarafından soruşturulacaktır.
Öte yandan, belirteyim ki...
MİT'e ve polise sel gibi "ihbarlar" aktığını, canlı bombalardan, suikast girişimlerinden, FETÖ, PKK ve diğer örgütler nedeniyle, güvenlik kurumlarımızın nasıl yoğun bir çalışma içinde olduklarını tahmin edebiliyorum. Geçirmekte olduğumuz olağanüstü ve duyarlı süreçte her yere yetişmenin zorluğunu da anlıyorum. Zaten şer odakları da bundan yararlanma çabasında.
..........................
Suikastı gerçekleştiren tetikçi, cinayet mahallinin hemen çaprazındaki otelde oda ayırtmış.
Bir günlük izin alıp otele gelmiş.
Resmi görevlileri koruyan güvenlik elemanları gibi koyu renk kostüm, beyaz gömlek, siyah ayakkabı giymiş, kravat takmış.
Sonra da büyükelçinin sergi açılışı yapacağı mekâna "polis kimliğini" göstererek girmiş. İkinci kattaki salonda, kürsünün hemen arkasında yerini almış.
Bütün bunlar suikastın, tek bir şahsa ait tepki nedeniyle gerçekleşmediğini, arkasında ciddi bir planlama ve örgütün varlığını gösteriyor.
Öldürülmeden ele geçirilseydi bu bilgiler katilden alınabilirdi.
Şimdi sonuçlara ulaşmak hayli zor.
...........................
Bu suikast tezgâhıyla Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşmasının, Suriye'de çözüm için birlikte tavır koymalarının önlenmesi istenmiş.
Bu apaçık görülüyor.
Hele Suriye için Rusya, Türkiye, İran dışişleri bakanları toplantısının bir gün öncesinde "Rus büyükelçisine suikast" sürece atılmış bir dinamit gibidir.
Olayda "FETÖ'nün parmağı var mı?"
Bu sorunun da yanıtı araştırılmakta.
***
Ancak...
Değil Türkiye-Rusya ilişkilerini bir kez daha koparmak, tam tersine, bu suikast 2 ülke arasında yaklaşım iradesini daha da güçlendirmiş bulunuyor.
Bu durum "iyiye işaret."
Diliyoruz ki ses getirecek yeni cinayetler işlenmesin.