Bir milli takım haftasını daha geride bıraktık. Rusya maçındaki hayal kırıklığının ardından İsveç maçındaki muhteşem geri dönüş halkımızı tekrardan milli takıma ısındırdı. İsveç gibi Avrupa’nın en iyi savunma yapan takımına karşı 2-0’dan geri dönüş yapmak her takımın yapacağı bir iş değil. Biz bunu Lucescu’ya rağmen başardık. Evet Lucescu’ya rağmen. Öncelikle şunu söyleyeyim Lucescu’nun antrenörlük kariyerini tartışmak saçmalık olur. Başarılarla dolu bir kariyeri var. Ama milli takım hocalığı bizde pek olmadı. Bana göre oyunculara yabancı kalıyor Romen teknik adam. Maç öncesi ve maç sonrası yorumları hep çelişkili. Başarıyı kendisine başarısızlığı futbolculara yüklüyor. Bu yüzden bu duruma bir an önce el atılmalı. Çok değerli bir jenerasyon yakaladık. Hepsi pırıl pırıl çocuklar. Bana göre alt yaş takımlarını iyi tanıyan bir yerli teknik direktör bu aşamada milli takıma daha yaralı olabilir. Mesela Kemal Özdeş bu iş için biçilmiş kaftan. Hem Kasımpaşa’yı hem de milli takımı gayet rahat çalıştırabilir. Böylece bu genç jenerasyonu kaybetmiş olmayız. Eğer Lucescu ile devam edersek bu takıma yazık ederiz. Böyle günlük galibiyetler alsak da kalıcı başarıyı yakalamayız.

FUTBOLCULARIN KÖLESİ OLMAK

Son zamanlarda Türk futbolu üzerine birçok hikâye yazılıyor. Yok yabancı sınırı yok federasyon yok yabancı yerli teknik adamlar… Herkesin bir görüşü var. Herkes kendi açısından haklı. Yabancı sınırlaması ile ilgili düşüncelerimi geçen haftaki yazımda belirtmiştim. Yasaklarla bir noktaya gelemeyeceğiz aşikâr. Benim bu hafta dikkat çekmek istediğim nokta ise futbolcuya dayalı bir sistemin Türkiye’de kabul görmesi. Buna en büyük örnek son zamanlarda Burak Yılmaz ve Trabzonspor arasında yaşanan olaylar. Bilindiği üzere Burak Yılmaz parasını tahsil edemediği için Trabzonspor’u TFF’ye şikayet etti. Bunun üzerine Trabzonspor yönetimi astı kesti. Erkeklik yaptı. Burak Yılmaz’dan kaptanlığı geri aldı. Daha sonra Burak Yılmaz Vatan Gazetesi’nden Ersin Düzen’e açıklamalar yaptı. Ne olduysa bundan sonra oldu. Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu Burak Yılmaz’dan özür dilercesine açıklamalarda bulundu. Yani çark etti. Güya krizi çözdü. Bu saatten sonra bana göre Trabzonspor’da hoca da başkan da Burak Yılmaz’dır. Kısa vadede kriz çözülmüş gibi olsa da uzun vadede bu yaklaşım Trabzonspor’un başına büyük yara açacaktır. Türkiye’nin 4 büyük takımından biri olan Trabzonspor bir futbolcuya boyun eğiyorsa Anadolu kulüpleri ne yapsın? Maalesef ki futbolcuya dayalı sistem Türk futbolunda devam ettiği sürece kalıcı başarıları yakalamak hayal olur.

ŞAKA GİBİ ÖDÜL TÖRENİ

Geçtiğimiz hafta içi Süper Lig’in Süperleri seçildi. Halk oylaması ve jüri puanları ile ödüller dağıtıldı. Öncelikle ödül alan herkesi kutlarım. Ama kafama takılan soru işaretleri var. Martin Skrtel en iyi defans oyuncuları kategorisinde aday gösterilmemesi rağmen yılın kadrosuna seçildi. Yılın kadrosuna seçilen 11 tam bir eyyam. Büyük takımları küstürmeden 3 ondan 2 bundan oyuncu yazmışlar. Bana göre geçen sene yılın 11’e seçilen kadro bu sene süper Lig’de ilk 3’e zor girer. Maalesef ki sınıfta kaldık. Bir ödül töreni düzenlemeyi bile beceremedik.