Türkiye'de hükümet sistemini değiştirecek yasa cumartesi gecesi TBMM'de kabul gördü. 15 günlük maratonda CHP'nin çabaları sonuç vermedi. Vermeyeceği de belliydi. Dedikodu üzerinden siyaset stratejisi çizersen CHP'nin durumuna düşersin. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, devlet adamlığı çizgisi ile iki başlı sistemin ortadan kaldırılması için AK Parti ile tam bir mutabakat içinde olduğunu görmemek siyasette sınıfta kalmak demektir. CHP Anayasa Mahkemesine gideceği şovunu yapıyor. Anayasa Mahkemesi'nden sonuç çıkmayacağını bile bile gidiyor; dostlar alışverişte görsün diye… Atı alan Üsküdar'ı çoktan geçti. Kampanyasını partiler üstü yürütecekmiş. HDP ile Meclis'te aynı çizgide kalan CHP'ye millet itibar eder mi? Edip etmediğini Nisan ayında açılan sandıklarda göreceğiz. MHP tabanı ‘Evet'e sıcak bakmıyormuş. Bahçeli'nin tabanında karşılığı kalmamış var sayımları gerçekçi değil. Elbette Meclis'te olduğu gibi bir kısım MHP'li oyunu ‘Hayır'a koyabilir. Referandumda ‘Evet' oylarının çoğunluğunu engellemesini beklemek ise hayal olur. Araştırma şirketleri harıl harıl çalışıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti ve MHP propaganda alanına inmediği halde şu anda ‘Evet' oyları %53-55 bandında, gerisini varın siz hesaplayın. Televizyonlarda bilimadamı sıfatı ile çıkıp yorum yapanlara gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Neymeş efendim milletin Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi ile ilgili bilgisi yokmuş. Sanki geçmişteki Anayasa oylamalarında vardı. Millet konjektür neyi gerektiriyorsa sandığa gidip oyunu ona göre kullanır. Bu millet güçlünün ve kendisini yönetecek liderlerin sözlerine kulak verir. 1 Kasım genel seçimlerini birebir bilen Manisa'nın damadı Adil Gür'ün araştırmaları Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı. Kendisi de bu konuyu köşesine taşımış. Gerçeği öğrenmeniz için virgülüne dokunmadan o yazıyı köşeme taşıyorum. Gerçekler ve hayaller birbirini tutmaz.

ANAYASA MADDELERINE BAKARAK Mı OY VERECEĞIZ?

Cumartesi sabaha karşı Hükümet Sistemi değişikliğini içeren anayasa teklifi TBMM'de kabul edildi. 330 ile 367 arasında bir oyla kabul edildiği için, yapılacak bir referandum ile halkın onayı aranacak. Sanıyorum nisan ayının ikinci haftası gibi vatandaşın önüne gelecek, halk kararını verecek, ya evet ya hayır diyecek. Dün Milliyet gazetesinde halkımızın anayasa konusunda ne kadar bilgi sahibi olduğuna dair araştırma sonuçlarımız yayınlandı. Araştırma sonuçlarında görüldüğü gibi halkımız anayasa konusunda pek de bilgi sahibi değil. Türkiye'de yürürlükteki anayasa ile ilgili çok fazla bilgi sahibi olmalarını beklemek, vatandaşlara haksızlık olur. Yüzlerce madde, geçici madde, fıkra derken hukukçuların dahi anayasa kitapçığına bakmadan pek çok maddeyi bilmesine imkan yok. Ama öyle maddeler var ki örneğin; "Anayasa'nın değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez, ilk 4 maddesinden bildiğiniz var mı" sorusuna her iki kişiden biri, tek bir madde dahi bilmediği cevabını vermiştir. "Türkiye hangi sistemle yönetiliyor", "parlamenter sistem nedir" sorularına verilen cevaplara baktığımızda da, benzer sonuçlar görüyoruz.

Hiç unutmuyorum 2010 referandumunda gerek referandum sürecinde, gerekse referandum günü sandık başında evet diyenlere; hangi madde veya maddeler için evet dediğini, hayır diyenlere hangi maddelerden dolayı hayır dediklerini sorduk. Gördük ki evet diyenlerin de hayır diyenlerin de yaklaşık yüzde 70'inden fazlası tek bir madde dahi söyleyemediler. Vatandaşlar parti aidiyetiyle veya başka gerekçelerle sandığa gidip oy pusulasındaki evet veya hayır mührünü bastılar. İşte önümüzdeki referandumda da buna benzer bir davranış sergileyeceğiz, aynı gerekçelerle sandığa gideceğiz.

Önümüzdeki referandumun propaganda sürecinde siyasi partiler anayasa değişikliğinin olumlu veya olumsuz yönlerini seçmene anlatmaya çalışacaklar. Ancak her şeye rağmen 2010 anayasa referandumuna benzer bir şekilde seçmenler parti mensubiyeti veya farklı motivasyonlarla sandığa gidip oylarını kullanacaklar. Anlatmaya çalıştığım konu yapılan anayasa değişikliği ile HSYK üyeleri nasıl atanacak, askeri yargıda ne gibi değişiklikler olacak, seçmen buna bakarak veya bunları inceleyerek karar vermeyecek.

Önümüzdeki günlerde evet ve hayır kampanyalarını göreceğiz. Evet kampanyasının ülkenin bekası, terörle mücadele, istikrar gibi konular üzerine kurulacağını tahmin ediyorum. Hayır kampanyasını yürütenler ise yetkilerin tek kişi elinde toplanmasının sakıncaları gibi temaları işleyecekler. Referandum takvimi içerisinde biz araştırmacılar da yaptığımız araştırmaları zaman zaman kamuoyu ile paylaşacağız. Hangi kampanyanın ne kadar etkili olacağını ve referandum sonuçlarını ne kadar etkileyeceğini, birlikte yaşayarak göreceğiz.

Her yazımda ısrarla altını çizerek vurgulamaya çalışıyorum, ülkemiz gerçekten zor bir dönemden geçiyor, bunu fırsat bilen dahili ve harici düşmanlarımız pusuda bekliyor. Nasıl ayrıştırırız, nasıl birbirine düşürür ve böleriz diye. Bu nedenle çok ama çok dikkatli olmalıyız. Burada vatandaşlardan daha çok siyasetçilere görev düşüyor. Birlik ve beraberlik ruhumuza zarar vermeyen, ötekileştirmeyen bir dil kullanmaya lütfen dikkat edelim. Tek kişinin dahi gönlünün kırılmadığı, burnunun kanamadığı bir referandum süreci yaşamayı diliyorum.