Türk futbolunda kaos hiç bitmez. Bizler hiçbir zaman Avrupalı olamayız. Genlerimiz buna müsaade etmiyor. Geçen hafta beğensem de, beğenmesem de Avrupa'da önemli maçları yönetir hale gelen Cüneyt Çakır'ın İngiltere'de Liverpool-Dortmund UEFA Kupası çeyrek final ikinci maçını izledim. İlk maç Almanya'da 1-1 bitmişti. İki takımın taraftarlarının tribünlerde takımlarını desteklemek için yerlerini aldıkları manzarayı keyifle seyrettim. Maç öncesi iki takımın taraftarlarının İngiltere'de aynı kafelerde oturmasının dostluk örneğini göstermesi ayrı bir güzellik. Dortmund 3-1 önde götürdüğü maçı son dakikalarda Liverpool'a 4-3 verdi ve kaybetti. Yarı finale çıkamadı.
HAYATININ EN KOLAY MAÇIYDI
"Cüneyt Çakır hayatının en kolay maçını yönetti" desem, sözüm yerinde olur. İki takım futbolcularının da hakem kararlarını nasıl saygıyla karşıladığını gördüm. Tribünlerde sevinen ve üzülen seyirciler bile adam gibi maç seyrettiler. Ne sahaya yabancı madde atıldı, ne de tribünlerde hoş olmayan görüntülere tanık olduk. "Futbolun keyfi böyle çıkarılır" dedim.
ÜLKEMİZDE DURUM ÜZÜCÜ
Gelelim ülkemize, Cumartesi şampiyonluğa oynayan Beşiktaş Sivas'ta, Galatasaray da Antalya'da deplasmandaydı. Galatasaray, bildiğimiz Galatasaray. Bu sezon Lig'e havlu atmış, Türkiye Kupası için mücadele ediyor. Antalyaspor, Galatasaray'ı 4-2 yendi. Sarı-Kırmızılı ekip geçmiş maçlara oranla sahada iyi olmasına rağmen karşılaşmayı farklı kaybetti. Kimin yüzünden? Dikkatsiz ve torpilli hakemler yüzünden! Eto'nun elle attığı golü 6 hakemle yönetilen maçta herkes gördü, hakemler göremedi. Kaleci Muslera bugüne kadar hakem kararlarına itiraz etmeyen bir oyuncu. Uzun süre arkadaşları ile itiraz etti. Orta hakem Yaşar Kemal Uğurlu göremedi.
KİM BU HAKEM?
Pozisyonu kabak gibi gören çizgi hakemi seyretti. Kim bu hakem? Özgüç Türkalp. Babasının torpili ile hakem olan, bugüne kadar bir tane elle tutulur düzgün maç yönetmeyi beceremeyen Özgüç Türkalp. 2006 yılında Konya-Fenerbahçe maçında Anelka'nın pozisyonunda faul vermeyen, uzun süre dinlendirilen bir hakem. Bu maçta çizgi hakemi olarak yine aynı hatayı yapıyor ve Galatasaray'ın farklı mağlubiyet almasının yolunu açıyor. Şampiyonluk yarışını yine 3 büyük takım aralarında sürdürseydi, facia olacaktı. Merkez Hakem Komitesi kimden kurulursa kurulsun, hatır gönül işlerinin yüksek olduğu futbolumuzda durum değişmez.
ŞENOL GÜNEŞ'İ ÜZDÜLER
Sonra Sivasspor-Beşiktaş maçını izledim. Beşiktaş düşme hattındaki Sivas'ı 2-1 yenerek şampiyonluk yarışındaki 5 puanlık farkı korudu. Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, Sivas taraftarlarının sözlü tacizlerinden yakınıyor, Emniyet'in olaylara seyirci kaldığını ifade ediyor. Bu tip kritik maçlarda o ilin emniyet güçlerinin olayları önleme gücü ne yazık ki güçtür. Geçmişte, Manisaspor Başkanı iken Simav'da başımızdan geçen olayı anlatayım; "Karlı bir havada maç oynanıyor, Teknik Direktörümüz Mümin Özkasap'a küfürlerin biri bin para. Karşılaşma berabere bitti. Haklı olarak hocam güvenlik görevlilerine sitemini yüksek sesle sürdürüyor. Ben de izliyorum. Yanıma koşa koşa Emniyet Amiri geldi, ‘Başkan hocanı sustur. Sizler birazdan gideceksiniz, ama ben bu toplum içinde, bu seyirci ile her gün beraber olacağım' dedi. Haklı. Hemen müdahale ettim. Mümin hocanın hemen soyunma odasına gitmesini sağladım". Şenol hocam, ülkemizin şartları bu. Avrupa ile ülkemiz arasında bu kadarcık fark olsun. Ondan sonra biz hala Avrupa'ya vizesiz girmemizi istemeyen ülkelere kızıyoruz. Önce kendimizi düzelteceğiz."
BANA GÖRE PENALTI!
Bu maçta Gomez'in penaltısı tartışılıyor. Hem de bilgisine inandığım yorumcular işi ‘Penaltı değil' noktasına getiriyorlar. Yok, "Gomez ayağına basmış" da, "Böyle penaltı olur muymuş?" diye. Ey Allah'ım, bunları 3 kuruşluk para uğruna yorumcular yaparsa, bu toplumdaki fanatik taraftarlığın sonu gelir mi? Gomez topu kurtarmış gidiyor, ayağını nereye atacağına bile bakmıyor. Sen arkadan geleceksin, buldozer gibi indireceksin, peki bu penaltı değil de ne? 50 sefer oynatarak karar veriyorsunuz. Bana göre Beşiktaş'ın penaltısı, penaltı. Bu ne hazımsızlık? Bu yıl Lig'in en iyi futbolunu oynayan, seyredenlere de zevk veren Beşiktaş'ı bırakın da şampiyon olsun. Beşiktaş için bu hafta önemli. Manisa'mızı Süper Lig'de başarı ile temsil eden Akhisar Belediyespor ile Manisa'da Cumartesi günü oynayacak. Karşılaşma Mesir Haftası'nda. Allah emniyet güçlerine kolaylık versin.
LİG YARIŞI DAHA BİTMEDİ
Dün Fenerbahçe-Mersin İdmanyurdu maçını da izledim. Kolay kazandı, skor 4-1. Tribünler ikiye bölünmüş, kimi alkışlıyor, kimi protesto ediyor. Seyredenlere Fenerbahçe futbol adına keyif vermiyor olabilir. Taraftar takımını sonuna kadar desteklemeli. Sonra bu yarış daha bitmedi. Fenerbahçe'nin de 5 puan farka rağmen şampiyon olması yüksek ihtimal. Ne olur, Avrupa'da oynanan maçları izleyelim. Oradan, ‘Maç nasıl seyredilir?', ‘Futbolcuların hakem kararlarına karşı tutumları' konularında örnek edinelim. Bizim liglerimizdeki maçların da bu atmosferde oynanmasını temenni ederek futbolun zevkine ulaşalım.
Bu ayrışım, bu fanatik yapı, ne futbolumuza, ne ülkemize fayda getirir.