Bugün 31 Aralık, 2015 yılının son günü, bu geceyi herkes kendi inancına, meşrebine, geleneğine, alışkanlıklarına uygun olarak kutlayacak ya da kutlamayacak. Eminim ki; kutlamayanlar bile yeni yılın ilk sabahına yeni bir umut, yeni bir şevk ve heyecanla kalkacaklardır. Maalesef İslam coğrafyası, yeni yılı kan ve barut kokusuyla karşılıyor. Yüzlerce, hatta binlerce insan yeni yılın ilk sabahını bile göremeden kahpe bir kurşunla, şarapnel parçasıyla öte aleme göçüp gitti. Milyonlarcası ise evlerinden, yurtlarından ayrılmak zorunda bırakılıp, yenidünyalarda umut arayışındalar.
Bu yıl uzun aradan sonra ilk kez Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammet(SAV)'in doğum günü (Mevlit Kandili) ile Hz. İsa(AS) Peygamberin doğum günü (Noel) aynı günlere rastladı. Bizler kandil gecesini dualarla mevlitlerle kendi inancımıza göre kutlarken, Hristiyan dünyası da Noeli eğlenerek ve Aziz Nikola'dan (Noel Baba) hediyeler bekleyerek geçirdi. Bizim inancımıza göre Allahtan başka kimseden medet beklenmez ve Yüce Peygamberimizden başka kimseden de şefaat istenmez. Hele hele, evliyalardan, türbelerden yardım ummak, çaput bağlayıp dilekte bulunmak şirkten başka bir şey değildir. Telli Babadan bile talepte bulunmayı şirk kabul eden bir inanç nasıl Noel Babadan yardım umar.
Diğer bir güzel tevafuk da yeni yılın ilk gününün mübarek Cuma gününe rastlamış olmasıdır. Yani o gün tüm İslam devletlerinde de tatil olacaktır. Bunlar güzel işaretlerdir, bana göre barışın, hoşgörünün, inançlara saygının, dinler arası diyalogun 2016 yılında yükseleceğinin, savaşlara ortak akılla dur denileceğinin habercisidir adeta. Dualarımız da aynı istikamette olacaktır bu gece.
Hal böyleyken, her yıl olduğu gibi yılbaşını kutlamak günah mıdır? Değil midir? Tartışmaları sürüp gidiyor. Eller aya biz yaya, misali böylesine gereksiz ve kısır bir tartışmanın içine çekiliyoruz. Yeni bir işe, yeni bir hayata, yeni bir haftaya, yeni bir güne başlarken, yeni ayakkabılar, giysiler giyerken birbirimize hayırlar dilemek günah olmuyor da yeni bir yılı hayırla karşılamanın neresi günah olabilir? Dileyen dilediği gibi kutlayabilir, dileyen eğlenir, dileyen dua eder, hayırlar diler, dileyen de evinde televizyon başında, ailesiyle, büyükleriyle karşılar yeni yılı. Çünkü yeni yıl umuttur, yeni bir başlangıçtır, hayırlara vesile olması beklenir. Ancak yılbaşı kutlamalarına karşı çıkanlar Noel (Krismıs) ile yılbaşının farkını bile bilmiyorlar. Noel 25 Aralıkta kutlanır ve Hz.İsanın doğum günü olarak kabul edilir. Nasıl ki Hristiyan alemi ya da başka dinlerin mensupları Mevlit Kandilini kutlamıyorlarsa biz de Noel kutlamayız.
Yeğenlerimin üçü de yurt dışında yaşıyor, babamın adını taşıyan Atıf Akın New Jersey Üniversitesinde tasarım hocası, ablası Katar'da bankacı, bir diğeri A.B.D'de yüksek lisansını tamamladı oturum alabilmek için küçük çaplı catering işine girişti, Türk lezzetlerini tanıtmaya çalışıyor. Bir kuzenim Bakü'de bir kozmetik zincirini yönetiyor. Başka kuzenlerimin evlatlarının da birçoğu dışarda. Hemen hepsi yeni yılı karşılamak üzere bu hafta Türkiye'deler. Onları buraya çeken kuvvet vatan sevgisi ve aile özlemi kadar, yeni yıla kendi, örf ve adetlerine göre ve alışkın oldukları biçimde girmek isteği. Pekala Newyork'ta sokak eğlencelerine katılabilirler, dostlarıyla yılbaşı partileri yapabilirler, gönüllerince eğlenebilirler ya da başka ülkelere tatile gidip galalara katılabilirlerdi. Okyanusları aştılar, binlerce kilometre yol kat ettiler ülkelerine geldiler, aldıkları aile terbiyesine, geleneklerine uygun olarak bu özel günü büyükleriyle, aileleriyle, dostlarıyla geçirmek istediler daha birçokları gibi. Bir dostum gençlerin yurt dışında çalışmalarını Türkiye'nin az gelişmişliği olarak niteledi. Doğrudur veya yanlıştır bu bugünkü tartışma konumuz değil. Benim bunu dile getirmem, gençlerin fırsat buldukça bayramlarda, yeni yılda, özel günlerde ülkelerine koşma arzusunu yansıtmaktı. Kim ne derse desin, kim ne fetva verirse versin bunu değiştiremez.
Yeni yıl kutlamak caiz midir? Değil midir? Tartışmaları, yalnızca farklı bakış açılarına sahip insanlarımızın arasındaki uçurumları daha da açmaya, birbirlerine olan hoşgörü anlayışını yok etmeye, kutuplaşmayı artırmaya, kin ve nefret duygularını körüklemeye yarar. İlahiyatçılarımızın, din adamlarımızın, hele ki siyasetçilerimizin meseleye bu açıdan bakmaları gerekir. Yoksa muhakeme yeteneğini kaybetmiş, cehalet çukuruna batmış, yüce kitabımız Kuranı Kerimi ve İslamı tanımayan, bilmeyen, onun hoşgörü dini olduğunun farkında olmayan yığınları radikalizme sevk etmiş oluruz. Beğenmediğimiz Sisi ve Mısır Baş Müftüsü Şevki Allam Mısır vatandaşı Hristiyan Kıpti'lerin Noel bayramlarını kutlamakta bir sakınca görmüyorlar. Üstelik Mısır ve Ortadoğu'daki şiddet yanlısı olmayan Vahabi ve Selefi inancında olanlar bile Sisi ve Allam'ın bu dileklerine katılıyorlar. Türkiye'de ise garip tartışmalar sürüyor.
IŞİD terör örgütüne en fazla katılımın Türkiye'den olmasının, canlı bomba olabilecek kadar zihinleri uyuşmuş zavallıların ülkemizden yetişmesinin sebebi nedir acaba? Sizce bu sorumsuzca verilen beyanlar ve fetvalar olabilir mi? IŞİD'i bir cinayet örgütü olarak kabul etmişseniz, mücadele kararlılığındaysanız, önce beyanlarınıza dikkat edeceksiniz, bu zavallı cahil insanları radikalizmin kucağına itecek beyan ve tavırlardan kaçınacaksınız.
2016 yılının barış, huzur, hoşgörü anlayışı getirmesi temennisiyle hepinizin yeni yılını kutlar sağlık ve mutluluklar dilerim.