Ülkemizin felaketten döndüğü gece… Halkının parasıyla okuyan, ülkemizi iç ve dış düşmanlara karşı koruması için yetiştirilen, göz bebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üniformasını taşıyan bir kısım general ve subayların darbe teşebbüsüyle karşılaştığımız gece… Halkımızın demokrasi mücadelesiyle kendi seçtiği iktidarını sokaklarda tankların üzerine çıkarak, darbe teşebbüsüne gereken dersi verdiği gece… 15 Temmuz.
KUŞADASI'NDAYIM…
15 Temmuz gecesi Kuşadası'nda dostum Mustafa Tatar ile yemek yediğim sırada, Hasan Çoksöyler telefonla beni aradı, "Ne yapıyorsun?" dedi, "İyiyim, Mustafa Tatar'la birlikteyim" dedim. Çoksöyler, "TV izlemiyor musun?" diye sordu. Ben de, "Hasan, şurada, deniz kenarında keyif çatıyorum. Ne söyleyeceksen söyle" dedim. Çoksöyler, "Aç TV'leri izle, Boğaz Köprüsü askerler tarafından işgal edilmiş. İstanbul'a girişe izin vermiyorlar" deyince ben, "Hasan, bomba ihbarı olmuştur" dedim. Hasan Çoksöyler kızmaya başladı, "TV'yi aç da, ne olduğunu anlarsın" dedi. Karşımda Mustafa Tatar oturuyor, suratımın halini görünce, "Ne oluyor?" dedi, "Kalk, TV olan bir yere gidelim" dedim.
TV'Yİ AÇTIM…
Hemen TV'nin haber kanalını açtırdık, NTV Boğaz Köprüsü'nden yayın yapıyor, bir gariplik var, "Bomba ihbarı olsa neden asker tek başına olsun?" diye düşünürken, Ankara'nın üzerinden jetlerin alçaktan uçtuğu haberini spiker verince, bir ihtilal teşebbüsüyle karşı karşıya olduğumuzu anladım.
BAŞKENT KARIŞMIŞTI…
Hemen Ahmet Songüler'i aradım, ne oluyor diye… "Başkent karışık" dedi. Bunun üzerine Sabah Gazetesi'nin usta köşe yazarı Yavuz Donat'ı aradım, "Ne oluyor?" demeye kalmadan Donat, "TV başından ayrılma" dedi. Sonra stres dolu bir gecede ne olup bittiğini kısa sürede öğrendik. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesinin dışında bir kısım subayların ülkeye el koyma teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık. Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlarının esir alındığını öğrendik.
DEVLETİN BAŞI DARBEYLE MÜCADELE BAŞLATTI…
Başbakan Binali Yıldırım'ın darbe teşebbüsü karşısında mücadelenin başladığı ve hükümetin iş başında görevini sürdürdüğü açıklamasını dinledik. Sonra da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara davetini kendi sesinden dinledik. Boğaz Köprüsü'nde ve Başkent'te çatışmaların başladığını, TBMM'ye atılan bombaların hasarını canlı canlı izliyorum… Endişem kat kat artıyor…
İHTİLALLERİ GÖRMÜŞ-YAŞAMIŞ BİRİYİM…
1960 ihtilali, Talat Aydemir'in darbe teşebbüsü, 12 Mart ve 12 Eylül'ü yaşamış biri olarak "Ülkeme yazık olacak" diye düşünmeye başladım. Bu arada Manisa'da ne olup bittiğini oğlum Gökhan bildiriyordu. Telefonuma Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik'in halkı Manolya Meydanı'na toplama mesajı düştü. İstanbul, İzmir ve Ankara'da halk akın akın meydanlara akmaya başlayınca darbe teşebbüsünün önleneceğine inancım artmaya başladı. TRT'de okunan, "Ülkeye el koyduk" bildirisi beni pek etkilemedi. Çünkü özel kanallar yayınları ile hareketi desteklemiyordu. Telefonlarım durmadan çalıyor, Zerrin Ağar, "Başkan, ihtilal oluyor" diye endişesini belirtiyordu. Kendisine, "Bastırılacak, merak etme" dedim. Endişeli sesiyle, "TRT'deki bildiriyi dinlemedin mi? ‘Yönetime el koyduk' diyorlar" dedi. Zerrin Ağar'a, "Dinledim, ihtilal heveslilerinin zorla okuttuğu bir bildiri" dedim.
MANİSA DA DARBECİLERE DİRENDİ…
Manisa'da Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik'in Manolya Meydanı'nda toplanma çağrısı ile ilk defa halkın iktidarına sahip çıkma ayranının kabardığını gözlemliyoruz. Başkan Yardımcısı Ahmet Songüler de Başkanı Ömer Faruk Çelik, Milletvekili Murat Baybatur, AK Parti İl Başkanı Zülfikar Gürcan gibi halkla birlikte darbecilere karşı direniyordu.
ŞEHİT OLDULAR, VATANI VERMEDİLER…
İhtilali desteklemeyen ordu mensupları ve polis teşkilatımız, ülkemizi maceraya sürükleyeceklere karşı kahramanca mücadele verdiler, şehit oldular, ama vatanı onlara teslim etmediler. "Darbeler tarihi sona erdi" dediğimiz bir anda, 35 yıl sonra karşılaştığımız bu ayaklanma kanlı önlendi. Medyamız, parlamentomuz ve halkımız ilk defa demokrasiyi korumak için meydanlarda göğüs göğüse mücadele verdi. Siyasi partilerimizin birlikte hareket etmeleri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ilk anda karşı olduğunu Binali Yıldırım'a telefonla söylemesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da darbeye karşı olduğunu açıklaması, hele hele CHP'li Milletvekillerinin büyük çoğunluğunun Meclise gelmeleri, şimdilik demokrasiyi sekteye uğratacak, ülkemizi felakete sürükleyecek darbe girişimini önlemiş görünüyor. Manisa Milletvekilim Selçuk Özdağ'ın yeğeni Volkan Canöz'ün de demokrasi mücadelesinde TBMM önünde şehit edilmesinin üzüntüsünü yaşıyorum. Bu mücadelede şehit olan bütün vatandaşlarımızın ve güvenlik güçlerinin ailelerine de baş sağlığı diliyorum. Mekanları Cennet olsun.
‘DEMOKRASİNİN ZAFERİ'
Halkımızın Cuma akşamı gösterdiği cesaretini, yine bir süre meydanlarda toplanmaya devam ederek sürdürmemiz gerekiyor. Her şey süt liman değil. Şimdilik geçmiş olsun. Halkın zaferini kutluyorum. Bunun adı ‘Demokrasi Zaferi'.